+ All Categories
Home > Documents > 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. ·...

2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. ·...

Date post: 29-Nov-2020
Category:
Upload: others
View: 0 times
Download: 0 times
Share this document with a friend
42
r i ©sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 171 2008, s. 83-124 tefsir Stt-61/J Eseri Çerçevesinde HtBBAN'IN DAtR EyiipYAKA* Some about Ibn Hibban's Exegetic Conception within The of His Book of St!UiU In this study, I tried to some on Ibn Hibban's exegetic canception in the framework of his monumental work Sahih which is on the science of Haclith. The author had tried much to understand hadiths. He tried to expose the meanings of hadith which are seen as with the rational and logical and some times with same verses. Ibn Hibban had tried also to some verses whlch are mentioned in his work. Through the examination of his methods we can be able to reach same remarks regarding his exegetic conception. Ibn Hibban added to his book the reports related to the sabah an-nuzill. and the Prophet's of verses but-he never commented on them. This inclicates to his eager of giving much importance to reports and sunnah in the verses. His comments on the understanding the verses have been scrutinized under an independent sub-title. He studied numerous verses in a multi-dimensional way canceming the words lexicon meaning and Arabic linguistical style. Moreover, he ' referred to the methods of the verses with verses and sunnah. Ibn Hibban, has tried to the verses related to the separate subjects such as relation between the Prophet ·and his c6mpanions, sifat Allah, ru'yat Allah, Muslim and non-Muslim relations. He alsa tried to some verses which have legal c()ntent of Qur'an. Consequently, although in his exegene canception the method of report (riwayat) is dominant but he also refered to the method of dirayat. Anahtar Kelimeleri Hadis, rivay-et, ayet, tefsir, Sahih, izah. Key Words: Hadith, riwaya, verse, exegesis, Ibn Hibban, Sahih, Rasul Allah (The Prophet), commentary. Gör .Dr., Sakarya Ü., F., Tefsir Anabilim 83 --.
Transcript
Page 1: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

r i

©sakarya üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi 171 2008, s. 83-124 tefsir

Stt-61/J Adlı Eseri Çerçevesinde İBN HtBBAN'IN TEFSİRANLAYIŞINA DAtR TESPİTLER

EyiipYAKA*

Some Detemıinations about Ibn Hibban's Exegetic Conception within The Framewoık of His Book of St!UiU In this study, I tried to ınake some detemıinations on Ibn Hibban's exegetic canception in the framework of his monumental work Sahih which is on the science of Haclith. The author had tried much to understand hadiths. He tried to expose the meanings of hadith which are seen as contraclictoıy with the rational and logical inteıpretations and some times with same verses. Ibn Hibban had tried also to inteıpret some verses whlch are mentioned in his work. Through the examination of his methods we can be able to reach same remarks regarding his exegetic conception. Ibn Hibban added to his book the reports related to the sabah an-nuzill. and the Prophet's expl;ınations of verses but-he never commented on them. This inclicates to his eager of giving much importance to reports and sunnah in inteıpreting the verses. His comments on the understanding the verses have been scrutinized under an independent sub-title. He studied numerous verses in a multi-dimensional way canceming the words lexicon meaning and Arabic linguistical style. Moreover, he

' referred to the methods of inteıpreting the verses with verses and sunnah. Ibn Hibban, has tried to inteıpret the verses related to the separate subjects such as relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat Allah, Muslim and non-Muslim relations. He alsa tried to inteıpret some verses which have legal c()ntent of Qur'an. Consequently, although in his exegene canception the method of report (riwayat) is dominant but he also refered to the method of dirayat. Anahtar Kelimeleri Hadis, rivay-et, ayet, tefsir, İbn Hibbfuı, Sahih, Rastılullah, izah. Key Words: Hadith, riwaya, verse, exegesis, Ibn Hibban, Sahih, Rasul Allah (The Prophet), commentary.

&-ş. Gör .Dr., Sakarya Ü., İlahiyat F., Tefsir Anabilim Dalı

83

--.

Page 2: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

Nüzffiünden itibaren Kur'm-ı Kerlın'in anlaşılması yolwıda muazzam gayretler gösterilmiş, çalışmalar yapılmış ve sayısız eserler verilmiştir. Bu faaliyet alan1anna dair konuların en başında da hiç şüphesiz Kur'm'ın nüzu­lüne muhatap ve tebliğine memur Hz. Peygamber (s.a.v)'in hayau gelmekte­dir. O'nun Kur'm anlayışı, buna dair ifadeleri ve uygu1amalan Kur'an çalış­malannda en temel prensip ve tek çerçeve olmuştur. Tamamı Kur'an olan O'nwı yaşantısı, en ince detaylanna kadar tespit edilmiştir. Bu hususta göste­rilen titizlik ile hassasiyete tarihin hiçbir döneminde rastlarımaclığı hakikatine özelde, Hadis ve İsffim T ar:ihi ilinılerindeki çalışmalar; genelde ise diğer İs-

. J.arrll ilimler sahasındaki gayretierin ürünü olan eserler inkar edilemez delil­lerdir.

Bu çalışmalar içerisindeki İslanu literatür tarihiyle ilgili kaynaklar taran­dığı zaman birçok eserin bugün isminden haberdar olduğumuz' halde, kendi­sinin bulunrnaclığını görüyoruz. Tarihi süreç içerisinde çeşitli sebeplerden dolayı binlerce eser, ismi bilindiği halde kendisi günümüze kadar ulaşama­mıştır. Onlardan birisi de büyük hadis alimi İbn Hibban el-Büst:l (ö.354/965)'nin Kur'an Tefsirine ait yaptığı çalışmadır.! Bu eser bugün eli-: mizde bulunmadığı için İbn Hibbm'ın tefsir metodunu, tefsirinin özellikle­rini ve Kur'm anlayışını ortaya koyabilme imkanına sahip değiliz. Ancak İbn Hibban, çok eser telif eden birisi olması hasebiyle, eserlerinden bazısı bugü­ne kadar ulaşabilmiştir. Bwılardan en önernlis~ sahih hadisleri topladığı ve belki de İbn Hibbm'a haklı şöhretini kazandıran et-Tekiismı ve'i-Env!i' adlı eseridir. Bugün Sahth-i İbtı Hibban. diye de bilinen bu eseri, üzerinde en kap­samlı ve titiz bir şekilde Şeyh Şuayb ~1-AmaUd'un yaptığı tahkik çalışması ile görmekteyiz2.

Biz de bu eseri inceleyerek İbn Hibbm'ın, gerek hadislerin açıklamasın­da gerekse çeşitli vesilelerle bazı ayetlere yaptığı izah1annı değerlendirmeye ve böylece onwı Kur'an anlayışına dair bazı tespitler yapmaya çalışacağız.

İbn Hibban'ın hayatı, eserleri ve Tefsire dair bu eseriyle ilgili bilgiler için bkz. Eyüp YAKA, "İbn Hibban ve O'na İzafe Edilen Tefsir", SAO. İfahfyat Fak. Dergı'st~ Adapaza­n-1996, sayı: I, s. 145-156; İsmail CERRAHOGLU, Tifsir Tarihi, Aı:ı.k:ıra-1988, II,170.: 178; aynı müellif, "İbn Hibban ve Tefsiri", AOİFD. , Aı:ı.k:ıra-1973, XIX, s. 49-57; M Ali, SÖNMEZ, İbtı Hibbôn ve Cerh-Ta'dil Metod11, İstanbul-ts. , s.12; aynı Müellif, DİA , "İbn Hibban", İstanbul-1999, XX, 63-64. . Eser hakkında bilgi için bkz. İbn Hibhan el-Biisrl, ef-İhran fl Takrib-i Sahih-i İbn Hibbôn, tertib: Em1r Alaüddln.Ali b. Belhan el-Faı:tst, thk. Şuayb el-AmaUd, Müessesetü'r-Risrue, ı. bsk , Beynıt-1988.

84

Page 3: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

1

i

1

1

T

1 r -----·o;,-------.--

~·&:·

A) TEFStRLE İLGİLİ OLARAK SAHİH'İN TE RTİBiNE AtT DEGERLENDİRME

Asıl ismi "et-Tekôs!m ve'l-Etıva" olan jbn Hibbfuı'ın bu eseri; kullaruro açısından, daha faydalı ve daha kolay olması için Eınlr Al~üddll:ı Ali b.

· Belbfuı el-Paris! (ö.739/1338) tarafından sistematik birterribe tabi tutulmuş­tur. İbn Belb~ eserdeki hadisler için, ilgili olduğu konulara ait başlıklar tanzim etmiş ve hadisleri bu başlıklar altında zikretıniştir. Daha sonra da, zikredilen hadisler içinde İbn Hibbfuı tarafından izaha muhtaç görülenler hakkında onun görüş ve değerlendirmelerini sunmuştur. İbn Belbfuı, onun bu söz ve değerlendirmelerini, {G- .f.i Ju cümlesiyle eserin her yerinde vermiştir.

'

Eserin I. cildinde "Kiclbü'l-Vahy'' başlığı ile bir bölüm tertip edilmiştir. Burada ilk inen ayetler ile vahyin nüzillü sürecinin ilk dönemlerindeki olayla­ra ait rivayetler zikredilıniştir.J III. ciltte ise "Babu Kı.rSati'l-Kur'fuı" başlığı altında; Kur'fuı'ın ok:unrrulsındaki ~dab ile ilgili haberlerle, Kur'fuı ve bazı surelerin okumnas1l1111 faziletlerine dair rivayetler zikredilrniştir. Bu haberler, Kur'fuı'ın Kıraat vecihleriyle ilgili rivayetler değildir.4 Her iki konuya dair rivayetleri ve bunlann değerlendirilmesi noktasındaki İbn Hibban'ın görüşle­rini ayn başlıklar altında ileride ele alacağız.

İbn Hibbfuı'ın Sahth adlı bu eserinin tertibini, Kur'fuı ilimleri ve Tefsir açısından incelemeye çalıştık Sonuçta, mezkur yönlerden çok fazla ve detaylı bir bilgi olmadığını gördük. Ancak; sadece bazı ayetleriıl izahı ve nüzill se­bepleriyle ilgili birkaç rivayet, kendine özgü başlıklar altında tertip edilerek sunulmuştur. Rivayet edilen o hadisleri bu kısımda; İbn Hibban'ın Kur'fuı'a yaklaşımı, onu anlayışı ve bakış açısını tespit edebilmek gayesi ile, bazı kı­saltmalar da yaparak vermeye çalıştık Söz konusu rivayetleri ise iki ara başlık altında zikretmek mümkündür:

a) Bazı Ayederi izah İçin Zikredilen Rivayerler

. İbn Hibbfuı'ın bu eserindeki rivayetleri; özelliklerine ve konularına göre düzenlediği başlıklar altında zikreden İbn Belbfuı, Kur'fuı ayetlerine ait olan­larını;

.Bkz. İbnHibban, Sahfh, I, 216-233. ibn Hibban, a.g.e., m, 5-83.

. - .-. -;-- --::·

"'

85

Page 4: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

'i

... Jw ...ı_,.ı _r-<11 _p:l-1 p~ veya ... Jw ...ı_,.ı ö.r-<lı ;Y..,\Iı ..?~ başlıklan altında

toplanuştır. "A1illı Taala'nın şu ayetini tefsir edeli haberler" ismiyle zikrettiği başlıklar üç tanedir.s İbn Belbfuı, ayederin izahı sadedinde İbn Hibban'ın naklettiği rivayeder için yukarıda geçen başlıklan kullan.mıştır. Bu rivayederi ve açıkladığı ayederi şu şekilde zikretmek mümkündür:

ı) 6 J;.~.:, ~ Jı. Dfi ~;;. ~ r ~.~ ı:.~ ı;JPıj ı? J J>. ...ı _,.ı • .r-<1ı ;4> \lı ..?~ - . -"Ebu Katade (r.a.)'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Huneyn (harbi) yı- ·

lında Rasill.ulllli (s.a.v.) ile birlikte {gaza'ya) çıktık İki ordu karşılaşınca Müs­lümanlar tarafında bir bozgun old~ Derken müşriklerden birinin, bir müslümanı alt ettiğini gördüm ve hemen arkadan yanaşıp onun boynunu vurdum. ( ... ) Sonra topluluk döndü, Rasulullah (s.a.v.) da oturdu ve: - Bir kimse birini öldürür de onun aleyhine beyyinesi de bulunursa, ölenin üzerin­deki eşyası onun olur, buyurdular. Bunun üzerine ben ayağa kalkarak: - Bana kim şahitlik edecek? dedim ve oturdum. ( ... ) Derken Aslıalı'tan biri: - Doğ­ru söyledi ya Rasill.ellah! Bu öldürülenin üzerindeki eşyası bendedir; hakkın­dan dolayı Ebu Katade'yi razı ediver! dedL ( ... ) Rasill.ulllli (s.a.v.):- Doğru söyledi, bunu ona vet! buyurdu ve bana verdi.( ... ).

Ebu Hacim mezkur rivayeri şöyle yoıumlamıştır: Bu rivayet (haber), Enfal: 41. ayeti ile gan.irDederin llS'nin bir kısmının kastedildiğine delalet eder. Çünkü ganimederden Selb (savaşta ölenlerin eşyası); Kur'an hükmünü beyan eden RasUluliah (s.a.v.)'ın bu sözünün hükmüne göre, ganimederin .1/S'lik kısmına dahil değildir."?

2) 8 ••• ~ı~ !!'ı!Jı J;. Jı.:, Js- J J>. ...ı _,.ı •r-'lı ;Y..,\Iı..f~

"Ebu Hiireyre (r.a.) şöyle demiş: Rasill.ullMı (s.a.v.) bize hutbe okuyarak: 'Ey İnsanlar! Allah size Hacc'ı farz kılmıştır. Binaenaleyh, haccediniz!' bu­yurdular. Birisi kalkarak: 'Her yıl mı ya Rasill.e11Ml?' diye sordu. O da sükllt buyurdu. O zat ise sorusunu üç defa tekrarladı. Nıhayet Rasffiullah (s.a.v.): 'E vet desem (her yıl) vacip olur, siz de buna güç yetiremezsiniz', buyurdu ve şunu ilave etti: 'Ben sizi bıraktığım müddetçe siz de beni (rahat). bırakın.

Bkz. İbn Hibban, a.g.e., IX, 18-20, XI, 131-132,244-245. Enfll, 8/41.

7 ibnHibban, Sahfh, XI, 131-134; AI-i iınıfuı, 3/97.

86

Page 5: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

( ... )' Ravi şunu da ilave etmiştir: Bu hususta 9 ••• ~ı;;,f d- ı_,Jl:.J ~ ı_?i ~;Üı 4,ııt ı,ı

a-yeti nazil olm.uştur."ıo

3) ll ••• i;~ıı~;;.. J.s- J .}.- .U _,.al _r-olll _#.1 _?~

"Mulı b. Cebel (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: Rasffiullah (s.a.v.) beni Ye­men'e gönderdi ve bana; her 30 inekten iki yaşına girmiş erkek veya dişi buzağı; her 40 inekten de üç yaşına girmiş bir dişi dana; her clşit (buluğa eren) kişiden de bir Dinar veya muadili giyim eşyası almaını emretti."ı2

Buradaki rivayetlerden birincisinde İbn Hibban'ın ganimet ayetiyle ilgili olarak bir açıklama yaptığını ve sünnetin Kur'an'ı tefsir etmesine dair bir örnek verdiğini görürken; son iki rivayetle ilgili olarak kendisinin herhangi bir izah ve değerlendirme yapmadığını görmekteyiz. Fakat neticede şunu söyleyebiliriz ki İbn Hibban; sünnetin, Kur'an'ı tefsirde en önemli unsur olduğunu kabul etmekte ve bunun, kendisinin tefsir anlayışında bir metot olduğunu göstermiş olmaktadır. ·

b) Sebeb-i NüzUl'e Ait Kullanılan Başlık Altındaki Rivayetler

İbn Hibban'ın Salıili'inde sebeb-i nüzffie ait rivayetlerin iki şekilde nak-·ledildiğini görmekteyiz. Bunlardan biris~ (2.a~l) .Iııı J)4kl <.r ~~ all:l-ı ı:.r J~~ı _?~ başlığı. altında toplanan rivayetler -ki bunlar 5-6 rivayetten ibarettir ve biz bunlara burada kısaca değineceğiz-. İkincisi ise; eserin tümü içerisinde çeşitli vesilelerle nakledilen rivayetlerdir. Bu kısun rivayetlere, çalış,ı:namı,z içinde yer vermeyeceğiz ve eğer bu tür rivayetler içinde İbn Hibban'ın kendi görüş ve değerlendirmeleri varsa sadece bunlan zikretmekle yetineceğiz.

Birinci kısım başlık altında toplanan sebeb-i nüzUlle ilgili rivayetleri araş­tırmamızda fazla yer işgal edeceğinden kısaltarak şöyle sıralamak m~­dür:

'Bu rivayetlerin dördü İbn Abbas (r.a.)'dan nakledilmektedir. Bunlar; Ba­kara, 2/256 13; Mü'minUrı, 23/7614; Mutaffiftn suresinin tamamııs ve Maide,

Maide, 5/101. ıo İbn Hibban, a.g.e., IX, 18. ıı Tevbe, 9/29. 12 İbn Hibban, a.g.e., XI, 244-245. ıJ İbn Hibban, Sahfb, I, 352. 14 ibn Hibban, a.g.e. , m, 247. 1s ibıi Hlbban, a.g.e. , XI, 286.

87

Page 6: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

5/42, 50. ayetlerin16 sebeb-i nüzullerine ait rivayetlerdir. Aynca, Mus'ab b. Sa'd'ın babasından rivayet ettiği Y&uf, 12/1-2; Zü.mer, 39/23 ve Ha&d, 57/16. ayetlerinin nüzill sebeplerine ait rivayetler de zikredilmiştirP

Bir de yukandaki rivayetlerin toplandJğı başlıktan farklı olarak; ı.:.J _,lı .?~ Ju}:ll a,ıi Js- J j>. .iiıı Jjl <,>lll başlığı altında, Enfal, 8/68. ayetin indiği vakti bildiren ve Ebu Hüreyre'den (r.a.) nakledilen bir rivayet zikredilmiştir.ıs

İbn Hibban burada, sebeb-i nüzffie ait zikrettiği bu rivayetler hakkında herhangi bir değerlendirme yapma.mı.ştır. Onun bu taVnnı iki şekilde aııJ.a.. mak mümkündür: Birincis~ İbn Hibb&n, hadisçilik. yönü ağırlıkta oldUğun­dan·bu tür rivayetlere, ayetlerin anlaşılmasında olayın arka planını yansıtma~ sından fazla bir görev yüklememiş olabilir. ikincisi de; onun tefsir anlayışın­da rivayerin öncelikli tercih metodu olmasını düşüne biliriz.

B) HZ. PEYGAMBER (S.A. V.)'1N AYET 1ZAHLARIYLA İLGİLİ RiVAYETLER

Kendisine vahiyyoluyla indirilen Kur'm'ı insanlara tebliğ etmekle görev­li olan Hz. Peygamb~r (s.a.v.), aldJğı ilal:ll emirleri insanların anlayış kapasite­lerine en uygun usUl ve üsluplan kullanarak anlatmış, açıklamış ve bizzat uygulayarak göstermiştir. Bu nedenle onun türo yaşayışı Kur'm'ın hem izahı ve hem de tatbiki olarak kabul edilmektedir. Onun hayatının türo safhalannı en ince detayına kadar tespit edip nakleden hadisçilerin bu gayretleri, öneroli bir hizınet ve başandır. İbn Hibbm el-Büsu de; Sünnet' e dair rivayetleri hem titizlikle nakletroiş, hem de bunların yorum ve değerlendirmesini yapmıştır.

İbn HibbW, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) Kur'an ayetlerine dair yaptığı bazı izahlan içeren rivayetleri de nakletroiştir. Onun Sahth'inde 16 adet olarak tespit ettiğimiz bu rivayetleri ·yine sure isimleri, ayet nurnaralan ve ra vi isiro­lerini vermek suretiyle kısaltarak şöylece aktarabiliriz:

Bu rivayetler içerisinde en fazla sayı Ebu Hüreyre'den (r.a.) gelenlerdir.

1) Konusu Sıla-i rahiın olan hadisle19 ilgili ayet; İbrahim, 14/24-25.

16 İbn Hibbfuı, a.g.e. , XI, 442. ı7 İbn Hibbfuı, a.g.e., XIV, 92. ıs İbnHibbfuı, a.g.e., XI, 134. 19 İbn Hibbfuı, Sahih, II, 184. Not: Araşunna içinde kısalttığıı:nız tüm rivayetlerin detayı

için ilgili dipnottaki Sahih'in cilt ve sayfalanna bakılabilir.

88

Page 7: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

2) Konusu 'Allah için birbirini sevıne' olan rivayetleıo ilgili ayet; YUn.us, 10/62. .

3) "Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayete göre RasUlullah (s.a.v.) şu ayet hak­kında şöyle buyurmuştur: ıı ... tS:.w. D.:: 41 0~ ... yani; kötü bir azabı vardır."22

4) "Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayete· göre RasUlullah (s.a.v.) şöyle buyur­muştur: Ai ırkı bazı kimseler için malız-ı sevaptır, bazı kimseler. için de fakr­ü ihtiyacına bir perdedir, bazılannın da boynuna bir vebaldir. ( ... ) RasUlullah (s.a.v.)'a (Ashl.b tarafından) rnerkeple!:in de at hükmünde olup olmadığı soruldu da o şöyle cevap verdi: Her hükmü cami bir v:ecize olan şu ayetten başka hana bir şey inza1 buyrulınadı, dedi ve?3

... ~::;.ı~ ~~~ J~ ~:;..; ayetle­rini okudu."24

5) "Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayete· göre RasUlullah (s.a.v.) şöyle buyur­muştur: İbrahim peygamber üç yalandan başka yalan söylememiştir. (Bunla­rın) ikisi Allah hakkında, ki birincisi onun; 25~ jı Jili; diğeri de; ~ Jı Jli 26

... \:G ~~ demesidir. İkincisi de Sfu-e hakkındadlr. İbrahim (a.s.) yanında Sare ile beraber bir zalimin memleketine gelmişti. İbrahim'e denildi ki: Bura­da senden başka kanSı güzel olan kimse yoktur. O zalim, İbrahim'e birini yollayıp yanına getirtti ve ona (Sare'yı) sordu, o da: O, benim kızkardeşimdir, dedi. ( ... ) E bu Hüreyre (r.a.) bu hadisi rivayet ettiğinde: Ey gökyüzü suyunun oğullan1 İş~e anneniz bu kadındır, dediP ·

Ebu ilitim diyor ki: Hacer'in çocuklarının hepsine "Serm ~uyunun ço­cukları" denilir. Çünkü İsmail, Hacer'iı;ı. çocuğudur ve zernzem suyu ile hü-

ıo İbnHi.bb;tn, a.g.e., II, 332-333. ıı Tahl, 20/124. 22 İbn Hi.bb;tn, a.g.e., VII, 389. 23 , Zilzal, 99/7-8. 24 İbn Hi.bb;tn, a.g.e., X, 527-528. 25 saffat, 37/89. 26 Enbiyft, 21/63. 27 Bu olayı anlatan rivayerleri Taberi (ö.310/922) de nakletmektedir. Fakat bu rivayerlerde

Ebı1 Hiireyre'nin son değerlendirme cümlesi geçmemektedir. (Bkz. et-Tabeô, Ebı1 Ca'fer Muhammed b. Cem, Cami~t'l-Bryall mı Te'vfli'l-Kıtr'fm, thk. Ahmed Muhammed Şakir, Müessesetü'r-RisMe, I. bsk, Beyrut-2000, XXI, 64-65.) İbn Eb~ Hatim (ö.327 /938) ise konı.ryla ilgili Ebı1 Hüreyre'nin çok kısa bir rivayetini almış fakat, bu ri­vayette de clvi'nin ilave açıklaması bulunmamaktadır. (İbn Eb! Hatiı:n, Abdıırrahman b. Muhammed b. idrls er-RM, Tejstm'f-Kur'atı'il-A:(ftn Miisnedm a11 Rast1!il/ahi ve's-Sahabeti ve't,-Tabiftı, tbk. Es'ad Muhammed et-Tayyib, el-Mektebetü'l-Asriyye, II. bsk., Beyrut-1999, VIII, 2456.)

89

... 1

Page 8: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

yümüştür. Zeınzem suyu da, Allili Taaia'nın İsmail'e annesi Hacer onu do­ğurduğunda iknun ettiği Sema'nın suyudur. Dolayısıyla Hacer'in çocuklan, Setna suyunun çocuklan olmuş oluyor.ısi'

Bir başka rivayet grubu da Ebu Srud el-Hudrl'den (r.a.) gelenlerdir. Bun­lar 3 tane olup şu şekilde sıralayabiliriz:

1) "Ebu Srud'den (r.a.) rivayete göre Rasffiulillı (s.a.v.): .j ~j :;~ı~ ~ı ... 29iı~j; ~ ~) ~ ayetini okudu ve "dünyada" buyurdu."3°. ,

2) "Ebu Srud el-Hudn'den (r.a.) rivayere göre Rasffiulllli (s.a.v.) şöyle buyurdu: Sürekli mescide gitmeyi adet edinen kişinin iman sahibi olduğuna şahitlik ediniz. Zira A1ffih Taata: 31

.•• _e-~ı r:;iı) iiıtı ;}i:; iiıı kı:; ~ W'ı diye buyurmuştur." 32 ' ' ' ' ' ' '

3) "Ebu Srud el-Hudı:l'den (r.a.) rivayete göre Rasffiulllli (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Kur'an'da geçen "Kunut" kelimesi her yerde "İtaat" manası­nadır."33

Ravisi farklı diğer 8 rivayeri ise şu şekilde sunmak mümkündür:

1) Ali b. Talib'in (r.a.) ruıklettiği ve Leyl, 92/5-7 ayetleriyle ilgili rivayet.34

2) Ebu Ümeyye eş-Şa'baci'den rivayet edilen ve Maide, 5/105. ayete ait rivayet.JS

3) Ebu'd-Derda (r.a.)'dan gelen ve Ralıınruı, 55/29'la ilgili rivayet.36

28 İbn Hibban, a.g.e., xm, 45-47. 29 Meryem, 19/39. :ıo İbn Hibban, a.g.e. , II, 422. :ıı Tevbe, 9/18. :ıı İbn Hibban, Sahfh, V, 6. 33 İbn HibbSn, a.g.e., II, 7. Bu hadis; Ahmed b. Hanbel, Miistıed, III, 175'de geçmektedir.

İbn Kes1r (ö.774/1372), Bakara, 2/116'Illll tefsirinde bu hadisin zayıf olduğunu ve bu­nun; bir sahabe veya başka birinin sözü de olabileceğini ifade etmiştir. (İbn Kesir, !nilidüdcün Ebı11-Fid~ İsmail, Tejrim'l-Kıtr'ôlli'l-Azim, D~ru1-Ma'rife, 6. bsk, Beyrut-1993, I, 165-166. Hadisin sıhhati hakkında söylenenler için bkz. İbn Hibbm, a.g.e., II, 7'de Muhakkık'ın değerlendinnesi.). İbn Hibbm bu hadisin sıhhati hakkında kendisi herhangi bir değerlendinne yapmamış ve başkalannın zayıf dediği bu hadisi alarak Sa­hlh'inde zikretmiştir. İbn E bt :ffitim (ö.327 /938) ise tefsirinde bu rivayeri birinci sırada nakletmiş ve "Kunut" kelimesinin beş farklı yorumu olduğuna dair; biri İbn Abb~s'a di­ğerleri de Tibiln müfessirlerine ait rivayetler zikretmiş, fakat kendisi bir görüş belirt­memiştir. (bkz. İbn Ebi :ffitiın, Tejrfnt'l-Kıtr'dll'il-Azj'171, I, 213-214.)

34 İbn Hibbm, a.g.e. , II, 45. 35 İbn HibbSn, a.g.e., II, 108-109.

90

Page 9: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

4) "Mutarrif babasından şöyle rivayet etmiştir: Rasillullah (s.a.v.)'a gel­dim ve kendisi Telclsür sfuesini okuyordu. Bu.yun,lular ki: Ademoğlu;- Ma­lım, malım, diyor. Acaba ey Ademoğlu! Yiyip tükettiğinden, giyip eski.ttiğin- . den ve sadaka ?larak verdiğinden başka senin malın olan ne var ki.?"37

5) "Ukbe b. Amir el-Giheru (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: Rasillullah (s.a.v.)'ı şöyle derken işittim 38

... ~~ :X ;. ~k:- .ı ~ ~ ıJ~f:;; dikkat edin! Kuvvet, atıcılıktır, dikkat edin! Kuvvet, atıcılıktır, kuvvet, atıcılıktır.39"

6) Aişe (r.a.)'den gelen ve İb.clhlın, 14/48 ile ilgili rivayet. 40.

7) Ebu Bekr'in (r.a.) naklettiği ve Maide, 5/105'e ait Rasillullah'ın (s.a~v.) yaptığı izahla ilgili rivayet. 41

8) "Enes b. Mffiik'ten (r.a.) rivayet edilmiştir: Rasillullah (s.a.v.)'a içinde taze hurma bulunan bir tepsi getirildi ve bunun üzerine o şöyle buyurdu: ] r.Jf 4? - , , ...... tl ,.. , .; "" ... h dır: ., ... ... .J ... - u--: '•<" u a::..ıs- ~..»ı' --. ~ Bu agau ç urma ö'' ~ a;..;:. a::..ıs- ~-

.••• ·- ~.i"'--' ·- ' y fP - . ' ' .f" • -· • ' u J 43

... ~ bu ağ<{ç da, Karga döleği {acı hıyar) dir. , ' '

İbn Hibban burada şu açıklamayı yapmıştır: Enes; .. .i"=' t I..:.Aı t;?( ..;i sözüyle 'bir tabak hurma' kastetmiştir. Çünkü Medine halkı iab~ı, t 1..:.4lı; hunnayı da .. _;.ı kelimeleriyle isimlendiriyorlardı."44 -

. Burada :Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yaptığı ayet izahlarıyla ilgili rivayetler hakkında da İbn Hibban'ın ikisi dışında herhangi bir açıklama yapmadığını görmekteyiz. Müellif .bunlardan sadece, Ebu Hüreyre'niri 5. rivayetindeiri yaptığı açıklamayı ve· Enes b. Mal.ik'in (r.a.) rivayetindeki, ravinin hurma ve kabıyla ilgili ifadelerini izah etmiştir. Daha önce de söylediğimiz gibi burada da müellif, hakkında :Hz. Peygamber'in (s.a.v.) açıklamasının bulunduğu brr ayete dair herhangi bir görüş ileri sünnemiştir.

36 İbn Hibban, a.g.c. , II, 464. 37 ibnHibban, a.g.e., II, 474-475. 38 Enfal, 8/60. 39 İbn Hibbfuı, a.g.e. , XI, 7. 40 ibnHibban, a.g.e., II, 40-41. 41 İbn Hibbfuı, a.g.e., I, 539. 42 İbrahiın, 14/24. 43 ibrahiın, 14/26. 44 İbn Hibban, Sa_hfh, II, 223-224.

...

91

Page 10: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

~.

k' .

7~,.

C) AYETLERtN 1ZAİIINDA İBN H1BBAN'IN YAPTI GI AÇIKLAMALAR

Araştınnarruzın en önemli bölümü bu başlık altında sunulmuştur. İbn HibMn'ıİı ayedere dair yaptığı izahlan bazen alt başlıklar altında, ilgili olduğu konuyu da zikrederek ele alınaya ve bununla da bir konu bütünlüğü sağla­nıaya çalışacağız. Böylece İbn Hibban'ın bazı ayederi izah ederken yaptığı açıklanıalardan, onun Tefsir metoduna dair birtakım ipuçlannı da tespit im-kanı bulmuş olacağız. .

Aynca konuyu .işlerken İbn Hibban'ın; izah ettiği ayederdeki mevzulara ait görüşleriyle, açıklanıaya çalıştığı kelimeler hakkındaki düşüncelerini hem mukayese, hem de test edebilmek için; kendinden önce veya kendisine yakın zamanda yaşamış el-Fercl (ö.207 /822), ez-Zeccac (ö.311/923), en-Nehhas (ö.338/949), aynca Taberi (ö.310/922) ve İbn Eb! ffitim (ö.327 /938) gibi alimierin görüşlerine de başvurduk

a) İsci ve Mi'clc Olayı

İbn Hibban'ın, İscl. ve Mi'cl.c olayına dair naklettiği ve içinde konuyla il­gili ayederin geçtiği rivayerleri ve bıınlara ait yaptığı kendi izahlanyla değer­lendirmelerini şu şekilde zikretmek mümkündür:

1) "Enes b. Malik'ten (r.a.) rivayere göre RasUluiJ.ah (s.a.v.) şöyle buyur­muştur: ~'rac için (Kudüs'e) götüıüldüğüm gece Mılsa'ya uğradım ve o, kırmızı bir tepenin yanında namaz kılıyordu.

Ebu ffitim şöyle demiş: Allah Talli. her şeyi yapmaya kadirdir~ Bazen bir şey için belli bir vakit tayin eder, fakat. bu şeyin bir kısmını, belirlediği o vakitten daha önce meydana gelmesini irade buyurur. Mesela, ölülerin diril­mesini Kıyamet gününe tayin etmiş ve sınırlam.ıştır. Ama daha sonra bunla­nn bir kısmını bazı hallerde gerçekleştirmiştir. Örneğin şu ayette zikrettiği kişiler gibi:45

... ~_,) ~ ~_,G:. ~j f} ~ ~ t,.>fiıS-' :,r. Aynca Allah Taala'nın isa (a.s.) için bazı ölüleri diriltme~i gibi.46

Bu türlü durumların, Allah Talli.'nın dilemesihalinde Kıyamet'ten önce beşeriçinde meydana gelmesi doğru olduğuna göre Yüce Allah'ın; Hz. Pey­gamber (s.a.v.)'in İscl. gecesinde kabrine uğradığı Hz. Mılsa (a.s.)'yı dirilunesi

45 Bakara, 2/259. 46 Bkz. Al-i İnı.ı:fuı, 3/49.

92

Page 11: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

de inkar edilemez. Şöyle ki; Hz. Mfua'nın kabri Beytü'l-Makdis ile Medine arasındaki Medyen'de bulunmaktadrr ve Rasill.ullah (s.a.v.) onu kabrinde dua ederken -ki Salat, dua demektir- görmüştür. Rasill.ulla!ı (s.a.v.), Beyt-i Makdis'e girip gece yolculuğa çıkanlclığında; Musa da gece yürütülmüş, hatta Rasill.ullah (s.~.v.) onu yedinci Sema'da görmüş ve aralannda bazı konuşma­lar geçmiştir47. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in diğer peygamberleri görmesi de Malik b. Sa'saa'nın haberinde geçmiştir( ... ).

Malik b. Sa'saa'nın rivayetinde geçen Rasill.ullah (s.a.v.)'ın şu sözüne ge­lince: 'Ben Hacim' de iken aniden birisi geldi ve buradan şuraya kadar (göğ­sümü) yardı.' Bu, onun başkasından üstün kılınmış .bir özelliği ve nübüvvet mucizelerinden birisi idi. Zira herhangi bir insanın göğsü yanlıp kalbi yerin­den çıkanlsa hemen ölür. 'Sonra da dolduruldu.' sözü ile ise şunu kastediyor: Allalı Taru..l onun kalbini, altın tasın içinde bulunan ve kalbine nakledilen marifet ve yakln ile doldurmuştur.

Mfua'yı kabrinde namaz kılarken görmesi, göğe yükselirken gök kapıla­rının açılması, bazı peygamberlerle diyaloğu, namazın elli vakitten beş vakte indirilmesi hadiselerinin heps~ Rasill.ulla!ı (s.a.v.)'ın ne rüyada ne de kendisi­ne gösterilen resim türü şeyler değil aksine, İsrn gecesinde bizzat cismiyle aynen görüp yaşaclığı şeylerdir. Çünkü; eğer bunlar, İsra gecesinde uyanıkken değil de uykuda gördüğü şeyler olsaydı, bu imkansız bir şey olurdu. Zira insanlar rüyada Semavatı, melekleri, peygamberleri, Cennet, Cehennem vb. birçok şeyleri görebilir. Eğer Rasill.ullah (s.a.v.), İsra gecesilide gördüğü şey leri, uyanıkken değil de uykuda görmüş olsaydı o zaman bu hal; diğer insan­larla aynı seviyede olan bir hal olurdu. Aynca bu tür şeyleri insanlar da göre­bilir ve böylece RasUlulla!ı (s.a.v.)'ın üstünlüğü muhal olurdu ve bu hal, ken­disini diğer insanlardan üstün kılan mucize olmamış olurdu. Nitekim bunu iddia eden ve Allalı'ın, hükmünü dilediği şekilde yapmaya kadir olduğunu in.kar eden aykın sözler de vardır. A1laiı T aala böyle şeylerden uzak ve mü­nezzehtir."48

İbn Hibb3.n; Mi'rac'la ilgili ı. rivayette geçen Hz. Mfua'nın (a.s.) diriltil­ınesi konusunu, Allaiı'ın kudreti ve dilemesi yönünden ele almıştır. Aynca Mi'rac olayının; RasUlullah'ın (s.a.v.) uykuda mı yoksa uyarukken mi gerçek­leştiği konusunu, O'nun bu halini diğer insanlannki ile mukayese ederek

47 Bu konuşma için bkz. İbn Hibban, Sahfh, I, 236-240. 48 · ibn Hibbm, a.g.e., I, 242-247.

93

Page 12: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

Mu'cize açısından değerlendinnişcir. Bunu yaparken, konuyla ilgili naslan akli yo.ruma ~i tuttuğunu da görmekteyiz.

Bundan başka İsra ve lvfi'rac ile ilgili İbn Hibbful'ın naklettiği birkaç ri­vayet ise, Rasill.ullliı (s.a. v.)'ın lvfi'mc'ta Rabb'ini görmesi ile ilgilidir. Bu riva­yederi ve onun değerlendimıelerini de burada sunmak istiyonız .. Aynca o, bu rivayerlerle ilgili gö.ri.işlerini ifade ederken bazı ayetlerin tefsiripi de yapmaya çalışmıştır.

2) "İbn Abbas (r.a.) demiştir ki: 'Rasffiullliı (s.a.v.), Rabb'ini görmüştür.'

İbn Hibbm bu rivayeri şöyle yorumluyor: İbn Abbas bu sözüyle şunu kastetmiştir: Rasffiullah {s.a.v.), hiçbir beşerin ulaşma şerefine nail olamadığı bir yerde Rabb'ini kalbiyle görmüştfu.49 Bu söylediğimizin doğruluğuna ise şu haber delalet etmektedir:

3) "Abdulillı b. Şaklk el-Ukayü şöyle rivayet etmiş: EbuZerr'e (r.a.) de­dim ki: Eğer Rasill.ullah (s.a.v.)'ı görseydiın ona her şeyi sorardıın. Ebu Zerr ise: Neleri sorardın? dedi. Ben de: Mesela; Rabb'ini gördün mü? diye sorar­dım. Ebu Zerr de: Bu konuyu ben de sordum ve Rasffiullah (s.a.v.) da:­O'nu bir nilr olarak gördüm, buyurdu. so

İbn Hibbm dedi ki: Bunun manası; o, Rabb'ini görmemiş fakat, yaratıl­mış nurlardan bir n& görmüştür. Aşağıdaki şu haber, hadis ilmini iyi bilme­yen kimseyi, 'az önce zikrettiğirniz haberle çelişiyor' yanılgısına düşürebilir:

4) "İbn M.es'ud (r.a.); sı ı..>f~ ~ ~ıjiiı yiS- ~ ayeti hakkında şunlan söyledi: Efendimiz (s.a.v.), Gbril'i yakuttan bir elbise içinde ve Serm ile Arz'ı dol­durmuş bir şekilde görmüştür.

ibn Hibbm bu rivayetleri şöyle d~ğerlendirmiştir: Mi'rac gecesi .Allah Taala, Cebrail'e; Rasffiullah (s.a.v.)'ın öğrenmesi gereken şeyleri öğretiDesini emretti. 52 ~~~ ~~~ ).j ı..>:;.::..li ~~ J~ ı.S~I ~P. t1 Bu ayetlerde kastedilen Ceb-

49 İbn Hibbfuı, a.g.e., I, 253-254. so Buna benzer bir rivayette yine Ebı1 Zerr'in "O'nu (Rabbini) gözüyle değil, kalbiyle

görmüştür" ifadesini İbn Eb~ Hacim de nakletmektedir. (Bkz. İbn Ebt Hltim, Teftim'f. Kur'!Jtı'if-A'{jm, X, 3319 .).

sı Necm, 53/11. sı Necm, 53/5-7;

94

Page 13: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

rail'dir53. 54tf-'} G ~~ Jı J.-'}i ~f '} .;.;,.') yı.i ~\S:J j-.B u;~ Bu ayederde kaste­clil<m de Cebrail'dir.ss' Fakat; <.>f~ 'G ~~~~ yiS' G ayetinde ise kasteclilen, Rasffiullalı (s.a.v.)'ın bu şerefli mevkiele Rabb'ini kalbiyle görmüş olmasıdırS6. Gbı1l'i ise, zaten daha önce zikrettiğimiz İbn Mes'ud'un haberinde geçtiği gibi, y.1kuttan bir elbise içinde ve Sema ile Arz'ı doldurmuş bir şekilde gör­müştür.S7

":Hz. Aişe (r.a.) şöyle demiştir: Şunlan söyleyen bir kimse .Allah'a en bü­yük iftirayı atmış ve yalan söylemiştir: Muhammed (s.a.v) Rabb'ini görmüş­tür, ( ... ) Denildi ki: Ey Mü' minierin Annesi! Rasffiullalı (s.a.v.) ne görmüştü? O da şöyle cevap verdi: Rasffiullalı (s.a.v.)'ın gördüğü sadece Gbrü idi ve onu kendi suretinde iki defa görmüştür. Birisi, ufku doldurmuş halde; diğeri de, Sema'nın ufkunda."ss

İbn Hibban şöyle devam ediyor: Hadis ilmini iyi bilmeyen bir kimse, bu iki haberin birbiriyle çeliştiğini zannedebilir. Halbuki durum öyle değildir. Çünkü .Allah Tail~, Rasffiü'nü diğer peygamberlerden üstün kılmıştır. Hatta Qbı11, Rabb'ine iki yayın ueundan daha yakındır ve Muhammed (s.a.v.)'e de o anda ilim öğretiyordu, Rasffiullalı (s.a.v.) da onu kalbiyle istediği gibi gör­müştür. :Hz. Aişe(r.a.), ~J..l.: ':J ifadesini; 'onu uykuda idrak edemez, yoksa uya.nıkken değil' şeklinde yorumlamıştır. 59 .... ~~~~ ~_)J Sı ayetinin anlamı da şudur: Gözler O'nu (.Allalı'ı) kıyamette görebilir, yokSa gözler şu gördüğü haliyle göremez. Çünkü idrak; ihatadır.60 Ru'yet ise, bakış (b~tır . .Allah

53 Tabeı:l de, bu ayetlerden kastedilenin Cebrail olduğuna dair rivayetleri kabul ettiğini söylemiştir. (Bkz. Taben, Cdlmit'f-BryiJıı, XXII, 498. Aynca bkz. İbn Eb! Hacim, Tefsi'm'f­Kur'tm'ii-Aifm, X, 3318.)

54 Necın, 53/8-10. 55 Ferra (ö.207 /822) ile Zeccac (ö.311/92~ da ayın görüştedirler. (Bkz. el-Ferra, Ebu

Zekeri:ya Yahyl b. Ziyad, MaiJni'I-K11r'dtı, Alemü'l-Kütüb, m. bsk, Beyrut-1983, m, 95; ez-Zeccac, Ebü İshlk. İbrahim b. es-Seriyye, Maarıi'i-Kıtr'ôn ve İ'rôbuhil, thk. Abdülceill Abduh Şelebi, Alemü'l-Kütüb, I. bsk, Beyrut.:1988, V, 70).

56 Tabeı:l ise ayetin tefsitine ait bu anlamı destekleyen birçok rivayeri öncelikle zikretmiş fakat kendisi görüşünü belirtmemiştir. Ayetin, Raslllulllli'ın (s.a.v.) Cebrail'i gördüğü mai:ıasına geldiğine dair rivayetleri ise ikinci derecede zikretmiştir. (Bkz. Taben, a.g.e., XXII, 507-509.) Zeccac da bu ayetin tefsirlerde bu anlama geldiğini söylemiş ve bu du­rumun, nasıl ki Hz. İbrahim'e (a.s.) 'Halil 'lik' tahsis edildiyse aynen RasUlulllli'a (s.a.v.) da has bir üstünlük olduğunu ifade etniiştir. (Bkz. ez-Zeccac, a.g.e., V, 71.

57 ibnHibban, Sahih, I, 257. sa Bu rivayet için aynca bkz. Tabeı:l, a.g.e., XII, 16-17. 59 En'aın, 6/103. . 60 İbn Hibban'ın buradaki "idrak"e verdiği "ihlta" anlamını destekleyici bir rivayeti İbn

Ebt ffitim tefsirinde ~tir. Ebıl Sa1d el-Hudı:l'den rivayete göre Raslllulffih

95

-~-

Page 14: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

,···· .

~···

ise göriilür ama, künhü idrak edilemez61, Zira idrak, mahlUkat üzerinde ·(ya­ratıklarda) olur; bakmak ise, kullardan Rabb'ine doğru sadır olur. Hz. Aişe (r.a.)'nin .... ~~~~ :.5-)J ~ ayetiyle ilgili haberinin manası ise ancak şöyle olabi­lir: Dünyada ve Ah.il-et'te O'nu sadece kullanndan seçip üstün kıldığı kimse­lerin gözleri idrak edebilir ki, bunlar da bu işe uygun yaratılmak suretiyle idrak edebilirler.

Dünya ismi; yerlere, göklere ve bu ikisi arasııİdakilere isim olmuştur. Çünkü bu şeyler, .Allah Ta*' nın dünyadan sonra gelen Ahiret için kendisin­de itaat ve ibadederin kazanılması maksadıyla ilk yaratınaya başladığı şeyler­dir. Hz. Peygamber (s.a.v.) ise Rabb'ini, kendisine 'dünya' ismi verilmeyen yerde görmüştür. Çünkü o; Rabb'ine, yayın iki ucundan daha yakın bir yer­deydi62. Böylece Hz. Aişe (r.a.)'nin 'Rasffiullliı (s.a~v.) O'nu dünyada iken görmemiştir' şeklindeki haberi ile eliğer iki haber arasmda herhangi bir çelişki ve tutarsızlığın bulunmadığı da ortaya çıkmış olmaktadır."63

İsra olayına ait 2, 3 ve 4. rivayetlerde geçen Rasffiullab.'m (s.a.v.) o gece Allah'ı görüp görmediği meselesinde c.fe İbn Hibban konuyu, ilgili ayet ve hadisleri yine akli yoiumlarla değerlendirmiştir. Aynca "idrak" lafzmm da lügavi izahını yapmaya çalışmıştır. Onun bu görüşlerini, kendisinden az önce yaşamış olan Taberi'nin görüşleriyle de karşılaştınrianın yerinde olacağı ka­naatindeyiz.

Taberi (ö.310/922) bu konudaki tartışmalan ve görüşleri naklederek on­lan çeşitli yönlerden eleştirilere tabi tutmuştur. Görüşlerini eleştirdiği kişile­rin takip ettiği metotlan; nakli bırakarak aklı hakem tanırnak olarak değer­lendirmiş ve sonuç ola,rak kendi fikirlerini şu şekilde açıklamıştır: "Az'lz ve Ceill olan Alffih, Kıylmet suresinde; bir kısım yüzlerin kendisine bakacağını beyan buyurmuştur. Rasffiullliı (s.a.v.) da ümmetine; kıyamet gününde rable-

(s.a.v.) bu ayet hakkında şöyle buyurmuş: "Yaratıldıklan günden yok olacaklan güne ka­dar bütün insanlar, cinler ve şeytanlar dizilip halka olsalar Alillı'ı asla iM ta edemezler." (İbn Eb1 :ffitim, Tifsfm'l-lVtr'iin'il-~tlJ, IV, 1363.). İbn Kesti- ise bu hadisin garib oldu­ğunu, bu yoldan başka rivayerinin olmadığını ve Kütüb-ü Sitte'den de hiç birinde bu­lunmadığını söylemiştir. (İbn Kesti-, Tejsfm'l-Kıtr'dn'ii-A'{fm, II, 167.).

61 Zecac da aynı görüşü paylaşmaktadır. (B ki. ez,. Zecck, Maiini'l-Knr'iin, II, 278-279). 62 "Bu yorum müellifin yukanda geçen 3 nolu hadise yaptığı tefsire ters düşmektedir. Zira

orada "Sonra yaklaf tr ve !yice sarktı. Oy/e ki ara/on yaym iki ucu aran kadar vrya daha az kal­dı. "(Necm, 53/8-9) ayetinin yorumunda; 'ayette kastedilen Gbril'dir' demişti, ve ayetin doğru tefsiri de zaten budur." (Muhakkık'ın notu. Bkz. İbn Hibbatı, S ahfh, I, 260.)

63 ibnHibban, a.g.e., I, 253-260.

96

Page 15: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

rini, dolunay gibi ve bulutsuz bir günde güneşin görülmesi gibi görüleceğini haber vermiştir. Madem ki Allili Taala, kitabının bir yerinde, bir kısım yüzle­rin kendisine bakacağını beyan etmiş ve Rasillulillı da bunu sahih haberlerle haber vermiştir; o halde Al1lli Talla'nın, kıyamette mü'minler tarafından görüleceğini söylemek de kaçınıimazdır. Çünkü Allili Talla'nın kitabı, birbi­rini doği-ulaına.kta ve desteklemektedir. Allah Talla'nın, 'bir kısım yüzlerin kendisine bakacağını' beyan ettiği haberiyle, 'gözlerin kendisini idrttk edeme­. yeceğini' beyan ettiği haberlerinden herhangi birinin diğerini neshettiğini söylemek de caiz değildir. Zira verilen haberlerde nesh caiz değildir. Bu da göstermektedir ki 11Gözler Allili'ı idrak edemez11 haberi ile 11Yüzler rablerine bakarlar" haberi farklı şeylerdir. Yani, cennetlikler kıyamet gününde gözleriy­le Rablerine bakacaklar fakat onu tam iliata edemeyeceklerdir. Bu iki ~yetin bu şekilde izah edilmes~ her iki ayeti de doğru bir şekilde anlamak, her iki haberi de tasdik etmek ve her iki suredeki ayetlere de boyun eğmek.tir."64 .

b) Ayetlerdeki Kelime İzahlan

İbn Hibban, hadislerin anlaşılınası noktasında birtakım önemli·açıklama­larda bulunmuştur. Bunu yaparken de hadis metninde geçen bazı cümle veya kelimelerin bazen sözlük anlamlannı bazen de ıstılahl anlamını vermekte; aynca konuyla ilgili ayetleri de delil olarak getirmektedir. Delil olarak göster­digi bu ayetleri açıklamaya çalışmış; bu izahlarını da çoğu kez lügaB olarak ele alınakta ve bazı kelimelerin sözlük anlamlarını vererek yapmaktadır.

Onun S ahih'inde geçen ve içinde bazı ayet izahlannın da bulunduğu ri­vayetleri incelemeye ve bazılarının da hangi konularla ilgili olduğunu belirt­meye çalışacağız.

1) İman - Fıtrat Konusu

'~Ebu Hüreyre (r.a.)'den Rasillulllli (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğu rivayet ed.i].ın.iştir: :Her doğan (islam) fıtratı üzere doğar. Fakat ana-babası onu ya Yahudi, ya Hıristiyan veya Mectis!'leştirirler.

ı

Ebu ilitim (İbn Hibban) bu rivayeri şöyle yorumlamıştır: Hz. Peygam­ber (s.a.v.)'in 'Her doğan (İslam) fıtratı üzere doğar' sözündeki Fıtrat'tan maksat; Allili Taala'nın, Adem (a.s.)'in sulhünden diğer insanları da yarattığı

64 Taberl, C!ımifi'I-B!!J!itı, XII, 15-16.

97

-.. - . ··- --~~ ... ··-··-··--·· . --~ --~---""· ~--·-. - ·-·- .---- ' ---------- .

-~· 1 .

Page 16: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

ilk gündeki Fıtrat'tır. Zira buna şu ayet delalet etmektedir: Gs ;:;.wı ji .)ı Jiıı ~J..! ···~··· '

.Alllli'ın Cennet ve Cehennem için }'arattığı bu hilkatte hiçbir değişme yoktur. Çünkü o' çocuklan Hz. Adem (a.s.)'in sulhünden çıkarmıştır. Bunla­nn bir kısmı Cennet'lik bir kısmı ise Cehennem'liktir. Rasilltilllli (s.a.v.)'ın haber verdiği Hızır'ın öldürdüğü ağlam görmüyor musun?: 'Alffih onu, yarat­tığı gün kafir olarak tabiatlandınnıştı'66 ki bu çocuk, müınlll ana-babanın

. yanında yetişmiştir.67 Nitekim Allili Taala bunu, kulu Hızır'a bildirmiş fakat Musa'ya (a.s.) bildirmemiştir."GS

İbn Hibban, hadis kitaplanndaki en temel konu1ardan olan İman bölü­mündeki "Fıtrat" meselesinde de fikir beyan etmiştir. Konuya ait rivayeti değerlendirirken "Fıtrat" kavramına genel bir tanımlama yapmıştır. Burada bazı ayetleri delil göstermiş ve bunlar arasında da mantıki bir ilişki kurmaya gitmiştir.

2} Sıfatullah Konusu

Ayet ve hadislerde geçen .Alllli'ın sıfatlanyla ilgiK tartışmalar, bunlann hep insan tarafından aniaşılıp kavranması çabasından ortaya çıkmıştır. Rasilluill.h (s.a.v.) da bunlardan; konunun bilinmesi gereken kadannı ve in­sanlann idrak kapasitesine göre açıklamıştır.

a) "Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle dedi: :iııı 0ı ... l#f Jı 9U~~~ IJ~Y ~f rs/~ .Jıı 0ı . 69ı~ ı:_,-. 0ı.S- ayeti hakkında Rasilluill.h (s.a.v.)'ın başparmağını kulaklanna, diğer pannaklannı da gözlerine kapattığını gördüm

Ebu ffitim bunu şöyle izah etmiştir: RasUluill.h (s.a.v.); paımaklannı gözlerine ve kulaklarına kapatmakla insanlara şunu anlatmak istemiştir: A11lli Taala; ne (insanlannki gib~ kulakla duyar ve ne de gözle göıür. Rabbimiz,

65 RUm, 30/30. 66 Bkz. Müsliın, Fezail 172, Kader 29; Tırı:ı::ıizl, Tej.rir 18; Ebıl Davmi, Siinnet 16; Ahmed b.

Hanbel, 5/116, 121. (Bkz. WENSINCK, AJ., Mu'femu'i-Mt!fthres li E!ftl!?f'I-Hadf.ri'tı­Nebevi, Çağn yay., İstanbul-1986, m, 532.)

67 Bkz. Kelıf, 18/74, 80-81. 68 İbn Hibban, Sahfh, I, 337-338. el-Fercl;"Fıı:ra:t"'a "Alillı'ın dini" anlamını verirken

Zecdc ise: 'Alllli'ın, üzerine beşeri yanıttığı Hilkat'i' anlamı vermekle birlikte neticede; 'Alillı'ın dini'dir demektedir. (el-Fem, Maôni'I-Kıtr'!m, II, 324; e~-Zeccac, Maôni'I-Kur'an, 174-175.) İbn Ebt Hariın de aynı anlamı destekleyen bir yorumu Dahhlk'tan naklet­mektedir. (Bkz. İbn E br Hacim, Tejsfm'I-Kıtr'ôıı'ii-A:ifm,IX, 3091.)

69 Nisft, 4/58.

98

Page 17: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

hiçbir şeyde mahlukauna benzemez. Bilakis O, hiçbir şeye muhtaç olmadan istediği şeyi göıür ve duyar."7o

SıH.tullah konusuna ait bir başka rivayeri ve bununla ilgili İbn Hibban'ın değerlenclirmeleri de şu şekildedir:

b) "Eries b. Mruik'ten (r.a.) RısUlullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Cehennem'e (suçlular azap için) atılır ve Cehennem de: - Daha yok mu? diye seslenir; ta ki Rabbüffilernfu ayağını oraya koyar ve Cehennem de: - Yeter, yeter, der.

İbn Hibban bu rivayet hakkında şunlan söylemiştir: Bu hadis, temsili an­latım türlinden bir haberdir. Şöyle ki: Kıyamet günü, üzerinde isyan edilen mekanlarla kavimler ateşe (Cehennem'e) atılacak ve bu sürekli devam ede­cek; ta ki Allah Taaffi., Cehennem'deki kafirlerle o mekanın bulunduğu yere ayak basınca Cehennem dolar ve: - Yeter, yetişir, yani, tamam bana yeter, der. Zira Araplar kendi dillerinde, i.uıı(ayak) ismini e--P _,ll (yer, mevki) kelimesiyle ifade e~erler. Nıtek!m ~ah Taala bu ke~eyi şu ayette şöyle kullanmıştır: 71

.•. ~~ ~ ıJl,.:ı f:U ~ ... 'Yani; sadakat makamı, mevkii, yeri' demektir. Yoksa hadisteki anlamı; 'AJJ.ah Taaffi. ayağını Cehennem'e koyar' demek değildir. Zira O, bu vb. şeylerden münezzehtir."72

Taberi ise ayetteki bu tabiri, 'Allah katındasevap kazandıracak olan Salih Ameller' diye izah etmektedir.73 Sonuçta müellifin ayeri izahında keli­me odaklı yaptığı açıklaması, Taberi'nin yorumundan farklıdır. Aynca İbn. E bl' Hatim'in tefsirinde de, bu tabire İbn Hıbban tarafından verilen anlamı destekleyici mahiyette hiçbir tefsir rivayeri bulunınamaktadır.74

c) Ayetlerin Dil Özelliklerine Göre İzahı

İbn Hibbfuı; Sahth'indeki hadislerle ilgili zaman zaman zikrettiği ayetlerin gerek kelime, gerek üslup ve gerekse çeşitli dil özellikleri bakımından izahına çalışmıştır. Bunlara ait yaptığı izahlan ve rivayetleri burada sunarak onun, Kur'an tefsirindeki metotlarından birinin de, lügavl' metot olduğunu göster­ıneyi amaçiamaktayız.

10 İbn Hibban, Sahfb, I, 498-499. n Yfuıus, 10/2. n İbn Hibban, a.g,e., I, 501-502. n Taberl, Canıiu'l-B'!)'an, XV,16. Zecdl.c da bu "Kademe Sıdk" tabirinin; 'yüksek mevki,

mertebe' anlamına geldiğini söylemlştir.(bkz. ez-Zecdl.c, Maani'l-Kttr'an, m, 6.) 74 Bkz. ibnEb~atim, Tejsfnt'!-Kttr'an'il-.k(/flı, VI, 1922-1924.

99

Page 18: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

'-

! • : 1 ı .... '

; : ' ,,

... l i

!

Müellifin naklettiği ve içindeki ayetleri dil özellikleri açısından açıklama­ya çalıştığı 14 rivayeti, bazı kısaltınalar da yaparak buraya almaya ve görüşle­rini değerlendirmeye gayret edeceğiz.

1) "Şüfeyy el-Esbahl'den rivayet eclilıniştir. Şüfeyy Medine'ye geldiği za­man halkın, etrafında toplandığı bir adamla karşılaştı ve: Bu kimdir? diye sordu. Ebll Hüreyre (r.a.)'dir! dediler. ( ... ) Ona yaklaştım ve: ( ... ) Rasillultah (s.a.v.)'dan işittiğin, ( ... ) bir hadisi bana anlatır mısın? dedim. Ebll Hüreyre (r.a.): (istediğini) yapacağım! ( ... ) dedi ( ... ) ve şöyle devam etti: .Rasillullah (s.a.v.) bana anlattı ki; Kıyamet günü olunca Allah, kullan arasmda hüküm vermek için onlara inecektir. Bütün niilletler diz çökmüştifr. Allah'ın çağıra­cağı ilk kişiler, Kur'fuı'ı (ezberinde) toplayan kişi, Allah yolunda öldürülen kişi ve serveti çok olan kişi (olaca.k)dır. ( ... ) Sonra Rasillı.illMı (s.a.v.) dizime vurdu ve "Ey Eba Hüreyre! İşte o üç kişi, Allah'ın ilkmahluklandır ki, kıya­met günü Cehennem ateşi onlarla tutuşturulacaktır.

el-Velid Ebll Osman el-Medrunl: diyor ki: ( ... ) Muaviye'nin yanına bir adam girdi ve bu hadisi ona Ebll Hüreyre (r.a.)'den nakletti. Bunun üzerine Muaviye: Onlara böyle muamele edilince, geri kalan insanlara nasıl muamele edilecek? dedi ve peşinden hüngür hüngür ağladı ( ... ) sonra da: "Allah'ın ve Peygamber' inin sözü doğrudur, diyerek şu ayetleri okudu: ı;iiıı ~ç.jı J.ıJ 015' :;

' ... • ' ' • -ı- ' ' f ,_.. ı':- ı.;; .b.,;.' \:.ıı:;ı.;' ·':lı ·:!ı- ·ı~ .uı~ ı .:ı ''·"'1'~~·~- ~~-~~ıı::;, :.·ıı,_J''ı:::-.. -.FP . J) • ,.If" tl-~"""'<..)'":' .:ft, ,J ~ '1t:::: ~J '1t:::: ~"""' ('T-"•' y -.JJ 75~ \: ~~ 1 'iı.$' ~ 'n ... ı.{- ı: ı ' ' , ı.)~ y <.r-·J'1t::::

İbn Hibban diyor ki: Kur'an ve hadislerde geçen bütün v~d (azap bildi­ren) lafıilan b4' şart ifadesiyle gelmiştir. Şöyle ki; A1illı T arua, (vaKli gerekti­ren) fiileri işleyene ceza değil, af ve mağfiret ihsan edebilir. Aynı şekilde Kur'an ve hadislerde geçen va'd (mükafat bildiren) lafızları da bir şartla gel­miştir. Yani bu, .Allah Tarua'nın af ihsan etmeyip de, işleyene ceza verdiği fiilleri kişi ittikap etmezse, bu (sakımp işlemediğ~ fiilden dolayı sevap da verilir, anlamına gelir."76

2) "İbn Muhaysın şu rivayetinde demiş ki: Bir adam Ubade b. Sfunit'e gelerek: Ey Ebu'l-Veüd, ben; Ebll Muhammed el-Ensan'nin: 'Vitir (namazı) vaciptir' dediğini duydum, dedi. Ubade de: Ebu Muhammed yalan söyle­miş.( ... ).

75 Hftd, 11/15-16. 76 ibnHibbftn, Sahth, II, 135-139.

100

Page 19: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

Ebu Hatimkonuya dair şöyle diyor: Ubade; 'Ebu Muhammed yalan ~öylenıi§' sözüyle, ön un hata ettiğini kastetmiştir. Bu ifade şekli ayrıca Hz. Aişe'nin (r.a.) Ebu Hüreyre (r.a.) için söylediği söz gibidir. Zira bu lafız (y.l.S'), Ehl-i Hich'ın; birisi hata yaptığı zaman "o, yalan söyledi" şeklinde kullandığı bir ifade. tarzıdır. Yoksa Allah Taa.Ia, Ashlb'ın şereflerini her tülü halelden tenzih etmiş ve şöyle buyurmuştur: ... ~ ı_,ti U-fiıj :;ı1ııı t?_;.; Y (:f. ... 77

• Allah Taala'nın, kendilerini kıyamette utandınnayacağillı haber verdiği kişiler hakkında en uygun olanı; onları cerh etmemek; yani, şahsiyetlerini rencide ve mahkum etmekten uzak durmaktır."78

3) "Ebu Hüreyre (r.a.)'den yapılan rivayette RasUlullah (s.a.v.) şöyle bu­yurmuştur: Cemaatle namaza gelirken koşarak değil bilakis, sükUnetle (ve vakannızla) geliniz. ( ... ).

Ebu Hatim şunlan demiştir: Allah Taa.ta: ~~~ ~~ rY- ~ ~~ z,ş~} ı~ı ... 79

... liıı ;-~ Jı buyurmuş; RasUlullah (s.a.v.) da: 'Narnaza koşarak gelmeym' demiŞ. Burada Allah Taa.Ia'nın emrettiği Sa'y (koşmak); insanın vakar ve sük:Unetle namaza gelmek için yürümesidir. RasUlullah (s.a.v.)'ın yasakladığı Sa'y (koşma) ise, çok acele.ve süratle koşmaktır. Çünkü kişiye, namaza gelir­ken attığı her adım için sevap yazılır. Benim hadisi anlarken anlatmaya çalış­tığun lafız; Araplann, manalan farklı iki şeyiçin tek isim olarak kullandıklan cinsten bir lafızdır. Dolayısıyla bu ikisinden biri emrediliyor, diğeri ise nehyediliyor." so

Iiatta Taberl, buradaki Sa'y'ın asıl manasının "amel" olduğunu tercih etmiş ve buna dair tefsir rivayetlerini de nakletmiştir.81 Ayrıca Kur'an'ın lügaVı tefsiriyle ilgilenen ve İbn Hibban'dan önce yaşamış alimler de ayetteki Sa'y'in; 'hızlıca koşma' anlamında değil, 'sükUnetle ve vakarla Cuma narna­zına gidiş' anlamına geldiğini söylemişlerdir.B2 Mesela Zecdc (ö.311/923); İbn Mes'Ud'un (r.a.) ayetinbu kısmını, lııı _?::. Jıı~u şeklinde okuduğunu ve şöyle dediğini nakleder: Eğer buradaki Sa'y'den kasıt, 'hızlıca ve acele acele koşmak' anlamı olsaydı ben, ridrum düşürecek kadar hızlı koşardım."B3

77 Talıôm, 66/9. 78 İbn Hibbfuı, a.g.e., V, 23-24. 79 Gıma, 62/9. so İbn Hibbfuı, Sahib, V, 522-523. sı Bkz. Taberl, Catnitt'l-Bf!Ydtı, XXIII, 380-381. . sı el-Fena, Maani'l-Kur'!itı, III, 156. Ayrıca bkz. İbn Eb~ Hacim, Teftim'l-Kıff'all'il-Aifm,X, ·

3356. 83 ez-Zeccac, Ma!Jni'/-Kıtr'dtı, V, 171.

101

Page 20: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

4) "Ebu Hüreyre (r.a.) şöyle anlatıyor:.RasillullMı (s.a.v.) zekatı emretti­ğinde kendisine; İbn Cemll, f:Wid b. Velhl ve Abbas b. Abdilrnuttalib buna itiraz edip zekatı vennediler, denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: ( ... ) Abbas b. Abdilmuttalib ise, A1ffih Rasillü'nün aıncasıdır. Zekat ona vaciptir, Abbas'ın zekatı (z.arnanından önce) bir misli ile verilmiş­tir.

İbn Hibban konuyla ilgili şunlan söylemiştir: Abbas'ın durumu hakkında RasUlullah (s.a.v.)'ın 'Ahbas'a zekat vaciptir ve onun zekatı (zamanın­dan evvel) bir misli ile verilmiştir' sözündeki; ;;J.i..,.. .ı# ı.#ifadesi ;ij~ .u ı.# manasınadır. Zira Araplar; 4 lafzını .u manasma kullanmaktadırlar. Nitekim buna benzer bir kullanım da şu ayette geçmektedir: ;ıiıı :;. · ~) ~ı ~ ~}. .. 84 Ayette geçen ~ı~ ifadesi ile; aclıı ~ anlamı kastedilrnektedir."BS

5) "Enes'ten gelen rivayette Rasillullah (s.a.v.), Uhud'a. baktı ve şöyle buyurdu: Uhud bizi seven bir dağdır. Biz de onu seviyoruz. ·

Ebu Hatim bu. rivayeri şöyle değerlendiriyor: Bu hadiste zikredilen 'Dağ' dan kasıt, dağın etrafındaki halktır. Nitekim buna benzer bir k:ullanım da "rülm' . kt dir:86 • ·,~ - • ' ' " ' • '- B - ' . 'd şu ayette go e e . ···~F. 3--~ı r-f! _,li~ l.,ı?'J·.. u ayette N' en kastedilen şey; buzağının sevgisidir:S7 Bir 'başka ö~ek de şudur: Jt.ıj 88

•••

i;}iıayetinde de; a:jiı kelimesi ile şehrin kendisi değil, şehir halkı murad edilmiştir. Konumuzia ilgili hadisten de maksat; şehir halkıdır. Çünkü RasUlullah (s.a.v.) bu J,=-:- kelimesini; içinde Uh~'un bulunduğu şehri kastederek, her ikisi aı:asındaki yakınlık ve birliktelik sebebiyle Uhud

84 Ra'd, 13/25. ss İbn Hibban, a.g.e., VIII, 67-69. 86 Bakara, 2/93. 87 Taben de aynı görüştedir ve bu konuya dair o da A'ru: 163 ile Yfısuf: 82. ayetleri örnek

vennektedir. (Bkz. Tabeı1, a.g.e., II, 357-360. Aynca bkz. el-Fem, a.g.e., I, 62; ez-Zecdc, a.g.e., I, 176-177; en-Nehhas, Ebı1 Ca.'fer Ahmed b. Muhammed b. İsmail (ö.338/949), İ'rabu'f-Kıır'an, thk Züheyr Gazi Zahid, Aıemü'l-Kütüb, II. bsk, Kalıire-1985, I, 248.) Bu konuda İbn Eb~ ffitim ise Katade'den benzer bir yorum naklederken; aynca Hz. Ali, S~d b. Gibeyr ve Süd&den "Hz. Mılsa, buzağı heykelini kınp parçalannı suya attı ve o suyu içenlerden buzağıya tapaniann yüzü altın rengini aldı" gibi başka yorumlan ih­ti:va eden rivayetleri de zikretnı.iştir. (Bkz. İbn Ebi Hatiın, a.g.e., I, 176.). Kurtub~ (ö.671/1272) ise, bu cümleden maksadın "buzağı sevgisi" olduğunu söylemekle birlikte; bunun bir teşbih ve mecaz olduğunu ifade ediyor ve ı;.;ı.(, kelimesi üzerinde duıuyor. (Bkz. Kurtub4 Ebı1 Abdillliı Muhammed b. Abd.illah, el-Cami li Ahkami'l-Kıır'atı, Daru'l­Kütübi'l-IImiyye, I. bsk, Beyrut-1988, II, 22-23.)

88 Yılsuf, 12/82. Aynca bkz. İbn Eb~ fficim, a.g.e., VII, 2183.

102

Page 21: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

ikisi arasındaki yakınlık ve birliktelik sebebiyle Uhud adındaki dağ için kul­kınmıştır."89

6) "Ebu Zerr (r.a.) diyor ki; Rasillullah (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu işit­tim: .A1lMı yolunda bir çift mal harcayan hiçbir Müslüman yoktur ki, Cen­net'in kapılan ona doğru koşup (onu Cennet 'e kendi kapılanndan girmeye) çağırmış olmasınlar. Ben; bir çift §ey nedir? diye sordum. O da: Atlarından iki at, develerinden iki deve, kölelerinden iki köle, buyurdu.

Ebu ffitirn şöyle dedi: Araplar kendi dillerinde; birbirine bağlı (aynlmaz) çift iki şey için W?:-Jj tabirini kullanırlar. Nitekim, .A1lMı T aala da şu ayette b"yl kull tır: 90: ;~-·~.('i:\ ""·.~-:.ı-.. '• ·ı:-. ' "91 o e anmış . u J.r .li ı--- ~ JJ ı..:....ı.o- ~t..r' ı.r r:.tJ •

. . ... , ...

Fakat Taben ise Mücahid'in bu ayetle ilgili şu görüşünü tercih etmiştir: " .:.r.:>-Jj kelimesinin anlamı; özellik itibariyle birbirinden farklı iki şey'dir: Hidayet-Dalalet ve Şekavet-Saadet gibi. Yani Allah Taaia yarattığı her varlık için kendi anlamına ait ikinci bir varlık yaratnllŞ ve böylece bunlardan her biri diğerinin eşi olmuştur."92 Ferra ve Zeccac da buradaki "Zevceyn" kelinıesinin; hayvanlardan erkek ve dişiyi ifade ettiğini, bitkilerden ise farklı çeşitleri mesela; meyvelerin kiminin tatlı, kiİninin ekşi olmasının bu tabirle ifade edildiğini söylemişlerdir."93

7) "Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayete göre Rasillullili (s.a.v.) buyurdu ki: Bi.rirllz davet edildiğinde, davete icabet etsin. Eğer oruçlu ise, sallt (dua) etsin, şayet oruçlu değilse yemek yesin. ·

Ebu ffitirn hadisle ilgili şunları söylemiş: Rasillullah (s.a.v.)'ın ' ... eğer oruçlu ise, salat etsin ... ' sözüyle 'dua etsin' anlamı kastedilmiştir. Ziraö _,ı.., ; duadır. Nitekim şu ayette de bu anlamda gelmiştirr... ~ ~SI:,., 0ı ;.+.le J.,j ~ ... Yani bu ayetteki ~ j:.,) ifadesinden kasıt; 'onlara-di.ıa 'et!' anlamıdır."9s Ferra bu kelinıe}ıi "onlar için istiğfar et" şeklinde izah ederken;

89 İbn Hibbfuı, Sahth. , IX, 43-44. Aynca bkz., ez-Zeccac, Moiitıi'l-l.Vtr'!m. , m, 120; en-Nebhas, İ'riibll'f-Kıtr'ôtı, II, 341.

90 Zanyat, 51/49. 91 İbn Hibbfuı, o.g.e., V, 502. 92 Tabeı:l, Camirt'l-Bf!Yiitı, XXII, 439-440. 93 el-Fem, Maiitıi'l-Kıtr'iin, m, 89; ez-Zecdl.c, a.g.e., V, 57-58; en-Nehhas, o.g.e., IV. 250. 94 Tevbe, 9/103.

103

Page 22: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

dır."9S Ferr.'i bu kelimeyi "onlar için istiğfar et" şeklinde izah ederken; Zeccac ise; "onlar için dua et" manasma geldiğini söylemiştir.%

8) "Ebu Hiireyre (r.a.)'den rivayete göre RasUlullah (s.a.v.) şöyle buyur­muştur: Allah Taala malılukatı yarattığı zaman Arş'ın altında olan ve kendi ulı1hiyetine ait yazdığı kitabında şunu yazmıştır: Muhakkak ki rahrnetim, gazabıma galebe çalar.

İbn Hibbful bu hadisle ilgili şunlan demiştir: J'.rll ı}s> t_}/' rJ 'o, Arş'ın · üzerine yükseltilmiştir' ifadesi, Araplarm kendi dillerinde kullandıklan Ezdad (zıt anlamlı) lafızlardanclır ve 'Arş'ın üstünde değil, altındadır' anlamında kullarulınıştır. Nitekim şu ayetteki kullanım da böyledir: 97 ... ~ ~ı.Jj ;)tS-::, ... Allah Taala bu ayetteki; ~ı)) lafzından'l*'t.i = önlerinde, anlamını kastetmiştir.98 Çünkü, eğer mana; ~;ı)) anlamında olsaydı o zaman onlar, kralı geçip gitmiş olurlardı. Benzer bir kullanım da şu ayette geçmektedir: ~~ 99 ' ' ' • J • ' • f ' " AJ11L T'-ll11l b . ' ' . / ... lf;:,.; w .:.ı.~ r; $ 'y .>;. .:ı ~ ~ .:ııı au aaıa u ayette ıse, lf;:,.; w ıafzından; u J~ ; 'buiıdan ciaha aşağısını (küçüğünü) da' an1amını kastetmiştir."ıoo Fena ise bu lafız hakkında 'sivrisinekten daha büyiiğünü mesela; öıüıncek, karasinek vb.' anlamını tercih etmiş ve şunlan söylemiştir: "Nitekim; 'şu adam çok şerefli birisidir' sözünü duyan bir kimse; ( !lı~ ı,;} )

'bundan da öte, üstün, daha da fazla' dese, o kimsenin derecesini yükseltmiş olur. 'Şu adam çok cimridir' cümlesini duyan kimse;( !lı.) <.5}) 'bundan da öte, daha da fazla' dese, o kişinin derecesini indirmiş olur. Böylece birinci durumda medih, ikinci durumda zernın kastetmiş olur. Netice olarak <.5}

kelimesiyle her iki anlamda da 'durumun daha ötesi, daha büyüğü ve fazlası' kastedilmiş olur."ıoı

95 İbn Hibbm, f1.g,e., XII, 120. "Salat" kelioıesinin "dua" anlamına geldiğine dair İbn Hibban'ın görüşüyle ilgili bkz. bu makale, s. 7, I. rivayet.

96 el-Fem, Mafmi'l-Kıtr'an, I, 451; ez-Zecdc, Moôtıi'l-Kıtr'an, n, 467. Aynca bkz. İbn Ebt H.atim, Teft!m'I-KıJr'an'if-A:if111,VI, 1876; en-Nehhas, İ'rabll'l-Kıtr'an, n, 234.

97 Kehf, 18/79. 98 Taberl' de bu kelimeyi Ezd~d'dan kabul edip aynı görüşü benimsemiştir ve buna dair

rivayetler de nakletmiştir. (Bkz. Taberl, Côtnill'l-Bryôn, XVIll, 83-84.) Ferra ise, "önle­rinde" anlamını verirken; Zecdc da aynı görüştedir. (el-Fem, a.g.e., II,157; ez-Zecdc, a.g.e., III, 305. Aynca bkz. en-Nehhls; a,!!Je., n, 468.

99 Bakara, 2/26. ıoo İbn Hibbm, Sahfh, XIV, 12-13. 101 el-Fem, a.g.e., I, 20-21. Zeccac ise bu kelime için "bundan daha büyüğünü" anlamını

tercih etmiştir. (Bkz. ez-Zecck, a.g.e., I, 104.) İbn E bt :ffitim, Mücahid'in bu kelimeye "rnisalin hem büyüğü hem küçüğü" yorumunu nakletmektedir. (Bkz. İbn Eb~ :ffitim, Teftfm'I-KıtrÖII'il-A~fnJ,I; 68.)

104

Page 23: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

T

Gıma namazının faziletine dair bir rivayeri ve buna delil olarak şunduğu ,ayetle ilgili İbn Hibban'ın görüşlerini de şöyle zikredebiliriz:

9) "Ebfi Hüreyre (r.a.)'den rivayete göre Rasffiullab. (s.a.v.) buyurdu ki: Bir kimse abdest alır da, onu terterniz alınayı becerir, sonra Cuma'ya gelerek susar ve hutbeyi dinlerse; onun gelecek Cuma'ya kadar işleyeceği (küçük) günahlan ile üç günlükfazla günahı affolunur. ( ... ).

Ebfi :Hacim şöyle demiş: Hadis ilmini iyi bilmeyen kimse Cuma'dan Cu­ma'ya 8 gün olduğunu zannedebilir. Halbuki öyle değildir. Çünkü Efendirniz (s.a.v.): 'Oıma'dan Oıma'ya olan günahlan affolunur' demerniştir. Zira G.ı­ına vakti, güneşin zeval vaktidir ve Oıma günü zeval vaktinden öteki Cuma günü zeval vaktine kadar 7 gündür. Hadiste geçen 'üç günlük fazla günahı affolunur' ifadesindeki 3 gün de ilave edilince tamamı 10 gün olur. Nitekim Allliı Taaffi şöyle buyurmuştur:102 ... ~J.f '?ili ç.;j4 :G.. ::_,;Bu ise kitaplan­mızda geçen şu tür sözlerdendir: Kişi .AJlab. T aaia'ya taat eder ve O da onun henüz işlemediği günahlanın affeder."l03

10) "Ebfi Hüreyre (r.a.)'den şöyle nakledilmiştir: Rasffiullab. (s.a.v.)'a de­nildi ki; Ya Rasffiellab.! Falanca kişi gece boyunca namaz kılıyor, fakat sabah olunca da hırsızlık yapıyor, (bu konuda) ne dersiniz? O da şöyle cevap verdi: Söylediğin şey (namaz), onu o fiilden alıkoyacaktır. .

Ebu Hacim bunu şöyle değerlendirmiştir: 'Söylediğin şey (namaz), onu o fiilden alıkoyacaktır' sözü; kitaplanmızdaki şu tür sözlerdendir: Araplar, fiili falline izafe ettikleri gibi, aynen fiilin kendisine de izafe ederler. Bu hadiste de Efendirniz (s.a.v.) şunu kastetmiştir. Eğer namaz, başında da sonunda da hakkı verilerek kılınıyorsa, o namaz kılan kişi; namaz kılclığı halde işlediği kötü fiillerden uzak kalacaktır. Nitekim Yüce Allliı şöyle buyurmuştur: ~ı ... 104 c~' i1- .-~ • ~i1 • - -:: ~;:.• 'ı "ıos -

• • •-:-' J :~ ~ ı.#' OJI-P.J •

Önceki Peygamberlerle ilgili haberlerin anlaşılınası hususunda zikrettiği ayetleri izah sadedinde de İbn Hibban'ın şu açıklamalan olmuştur:

102 En'fun, 6/160. 1oJ İbn Hibban, Sahfh, VII, 18-19. 104 Arıkebılt, 29/45. 105 İbn Hibbfu:ı, a.g.e. , VI, 300-301.

105

.{·

-~

Page 24: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

11) "Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayete göre Rasffiullah (s.a.v.) şöyle buyur­du: Biz şüphe etmeye İbrahim (a.s.)'den daha layıkız. Hani o::.,.,~ ~Gl Jıi ~l) 106 ••. J;.Jı ~ ~ J) demişti.( ... ). ' ~. '

Ebu Hacim şöyle diyor: RasUluliah (s.a.v.); 'Biz şüphe etmeye İbrahim (a.s.)'den daha layıkız' sözü ile ölülerin diriltilmesini değil; aksine o bununla, duasına icabet edilmesini kastetıniştir. Zira İbrahim (a.s.); gerçekleşeceğin­den emin olmadığı bir halet-i ruhiye içinde: 'Ey Rabbim, ölüleri nasıl dirilti­yorsun? Bana göster' sözüyle, duasında ve Rabb'inden talebinde istediği şeyi kastediyordu. Dolayısıyla RasUluiiah (s.a.v.) da: 'Biz (dua konusunda) §Üphe etmeye İbrahim (a.s.)'den daha layıkız'.ıo7 Çünkü dua ettiğimiz zaman bazen kabul ediliyor, bazen de edilmiyor, demiştir. Sözün özü şu ki; ihban lafzın ınaksadı, muhatabı ta'limdir."ıos

İbn Hibban hadiste geçen bir kelimenin anlamı için ayetlere baktığı ve bununla bir anlam benzeşmesi aradığı rivayeri de şöyle nakletmekte ve ko-nuyla ilgili görüşlerini şu şekilde serdetmektedir: .

12) "Obir b. Abdiilah (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: Sa'd b. Muaz'ın cena­zesi Aslı&b'ın huzurlarında iken Rasffiullah (s.a.v.) şöyle buyurdular: Bunun için Ralıman'ın Arş\ sarsıldı.

Ebu Hacim bununla ilgili olarak şöyle demiştir: Rasffiullah (s.a.v.); u. pl

.y-)ı J-./' sözüyle şunu kastetmiştir: Ralıman'ın Arş'ı, onun ölümüne sevinip neşelenmiştir. Nitekim Allah Taala'nın şu sözü de böyledir: ~Ö ~ 8:;ıf ı1~ ... 109

... ~~j :.:..p,ı Yani Arz, sevinip coşar ve yeşerir."ııo Zecd.c ise bu ke~ye: "Arz'ın ihcizaz'ı; üzerine suyun düşmesiyle birlikte hareketlerup yeşermesi" şeklinde anlam vemıiştir."ııı

13) "Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayete göre Rasffiullah (s.a.v.), bir güverci­nin arkasından giden (onunla oynayan) bir adamı gördü ve: {Şu adam) şeyta­m takip eden bir şeytandır, buyurdu.

106 Bakara, 2/260. ıo7 Taben de Rasillulllli'm (s.a.v.) bu sözlerini nakletmiş ve aynı şekilde bu yorumu o da

tercih etmiştir. (Bkz. Taben, Cômiu'l-Beyôrı, V, 491-492.) ıos İbn Hibhln, a.g.e., XIV, 88-90. 109 Hacc, 22/5. ııo İbn Hibhln, Sahfh, XV, 501-502. ııı ez-Zecclc, Maôni'l-K11r'ôn, m, 413.

106

Page 25: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

. j• ··---···---·--·· -ı

Konuyla ilgili olarak Ebu Hatim şunlan söylemiştir: Güvercinle oynay.ın kişi, bu oyunuyla A1lliı Taala'mn kerih gördüğü şeyleri yapmaktan kendini · kurtaraı:nai. Dolayısıyla Allliı'ın kerih gördüğü şeyleri işleyen kişi ise asidir ve asi kişiye 'şeytan' demek caizdir, her ne kadar bir insanoğlu da olsa!. Nite­kim şu ayette; 112

.. ·~r-Jıj ..,J~ı ~Q.... denilıniş ve hem insanlardan hem de cinlerden asiler Şeytan diye isimlendirilı:nişlerdir. Rasillullah (s.a.v.)'ın; gü­vercini 'Şeytan' diye isimlendirmesi ise, müdveretten dolayıdır. Zira onunla oynay.ın asinin fiili, güvercini (meffi'l'ü) etkiler."ıı3 Nehhas da bu anlamı destekleyen açıklamalar yapmış ve şunlan ilave etmiştir: "Şeytan'ın anlamı; A1lliı Taala'ya isy.ın konusunda ii.ıatçı ısrarcı demektir. Çünkü onun 2af<U1 başkasına da dokunur. Dolayısıyla bu şeytan, ya cinlerden veya insanlardan olur. Sonuçta şeytamn anlamı; şer'de ileri ve aşın giden, demektir."114

İbn Hibban'ın bazı ayetlerdeki kelimelerin tefsirine ait son örnek de şu hadisin izahında geçmektedir:

14) "Hafsa (r.aJ'nın rivayetinde RasUlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: Her ergenlik çağına girene, Gıma namazı vacip (farz)tir ( .. : ).

İbn Hibban diyor ki: Bu hadise göre; her yetişkin (ergenliğe ulaşan) kim­seye Gıma'ya gitmek farzdır. Bu hükmün illeti ise; ihtilam'ın 'buluğ' anlamı­na gelmesidir. Sabi çocuk ne zaman buluğa ererse -ki bu, 15 yaşına gelmesi­dir.- ilitilarn olmasa bile broiğ olmuş olur. Bunun benzeri şu ayettir: ~ ı~!J 115

••. ~1 ~ jı.ib~ı . Allah Taala bu ayette, buluğ çağına gelenlere (evlere girme hususunda) izin isterneyi emretıniştir. Çünkü ~ı ; B uluğ, demektir ve aynca çocuklar ilitilarn olmadan da buluğ çağına ererler. Dolayısıyla aynen ilitilarn olanlarda olduğu gmi, bunlar da izin isteme emrine muhatap olur­lar."116

Bu son rivayette ise müellif; buluğ çağını, dirll: sorumluluk açısından ke­limenin lügaVı izahını yaparak açıklamaya çalışmıştır. Burada hadisteki ergen­lik kelimesinin anlamını, ayetteki benzer kullanımda aramaktadır.

Bu kısımda zikredilen her rivayet içindeki ayetlerin müellif tar.:ıfından yapılan açıklamalan için ayn ayn değerlendirme yapmadık. Çünkü sonuçta

112 En'am, 6/112. 113 İbn :Hibbfuı, a.g.e. , XIII, 183-184. ıH en-NehMs, İ'rab!I'I-Knr'tin, II, 91. ııs Nur, 24/59. 1!6 İbn Hi.bbful, a.g.e., IV, 22-23.

···.

107

Page 26: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

., ,,

hepsi kelime izahlan şeklinde yapılan açıklamalardır. Bunlann geneli hakkın­da şunları söyleyebiliriz: İbn Hibban; hadisleri açıklama sadedinde, metin veya ınanalan anlatırken rivayette geçen kelimeler için ayetlerdeki kelimeler­de benzeşme araınıştır. Aynca kelimelerin lügavi anlamlanna da başvunnuş­tur. Bazen ayederi, söziln ifade tarzındaki temel gayeyi zikrederek açıkla.rruş; bazen edadann, ·anlama yaptığı katkıyı açıklamış; bazen de ayetin manasını, kitaplarda geçen ifade veya. cümlelerde anlam benzeşmesi arayarak açiklamış­tır.

Burada Lügavi Tefsirde kullanılan şiir ve edebi sanatlargibi metodara müellifin hemen hiç başvurmadığı ve bunun yerine; en çok kelime ve bi.n:ız da cümle izahı ağırhklı açıklamalar yaptığı görülmektedir.

İbn Hi.bba.n'ın açıklamaJan ve kelime izahlannın; Ferıi, Zeccac, Nehh.as gibi dil alimleri ve T aber! gibi bir müfessirin o kelimelere ait görüşleriyle çoğunlukla örtüştüğü göıülmektedir. Bu da İbn Hibban'ın, kendinden önce­kilerin Kur'an ve tefsir anlayışına yakın olduğunu göstermektedir, diyebiliriz.

d) Kıır'an'ın Pelaleti veAhkam Ayetlerini tzahı

İbn Hibban; yaptığı ayet izahlannda Kur'an tefsirine yardımcı olan Uu­mu'l-Kur'an konulanna ait meselelerden de bahsetrniştir. Aynca Kur'an'ın delaletiyle ilgili bazı önemli görüş, açıklama ve değerlendirmeleri de vardır. Konuyla ilgili rivayetleri ve müellifin değerlendirmelerini şu şekilde sunmak . mümkündür:

1) "Ebu Hüreyre (r.a.) RasUluJ.ffi.h (s.a.v.)'ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Kendisinde Fatiha'nın okunmadığı bir namaz tamamlanmış olmaz ( ... ).

Ebu ffitim konu hakkında şunları demiştir: Bu hadis de, Şcri1itii'l-Ahbiır adlı kitapta zikrettiğimiz tür haberlerdendir. Bu kitapta şunlan söylemiştik: Kur'an hitabı bazen özel bir duruma göre kendisine mahsus bir ayncalık arzeder. :Hatta bu hitap, umumi bir konuda bile kullaru1ır. Yıne aynı şekilde Kur'an hitabı, mutlak hitap olan ve Sünnet'in beyan etmediği Mücmel lafzın keyfiyerine göre ku1lanı1ınak üzere bazı durumlarda da müstakillik içermez. (Yani, kendine has bir kı.:ı1lanım tarzı arzetmez).

RasUluJ.ffi.h (s.a.v.)'ın bütün Sünneti de kendisine has bir müstakilliğe sa­hiptir ve bunlarda Kitab'a ·ihtiyaç yoktur. Bunlar (hadisİerin bu türü) ise; Kur'an'ın Mücmel'ini açıklayan Mübeyyen'ler ile, yine Kur'an'ın Müp-

108

Page 27: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

hem'lerini beyan eden Müfessir'lerdir. Nitekim Alffi.h T aMa şöyle buyurmuş­tur: 117 •• : • ·rı ;p ı;; ıill ~ ·-!ı -<-:u, Z!.l1ı 8-.·r-r-=· ..i' cf - ı.r-:-- .r- .• ..i') , .. .. "' , "'

Allah Talli. bu ayetle ayrıca; mesela, 118 ••• ~tS"')Iı}ij ~~ıı~f:; ayetinin ve

Kur'fuı'daki benzer Mücmel lafızlann açıklayıcısının Rasffiullah (s.a.v.) oldu­ğunu haber veımiştir. Zira Müfessir (açıklayıcı) bir şeyin Qafzın), Mücmel bir şeye Qafza) muhtaç olması muhaldir. Çünkü tam.aksine Mücmel'in Müfes­sir'e ihtiyacı vardır. Fakat bunun zıddını söyleyenler de; Sünnet'iiı Kur'fuı'a arzı gereklidir, iddiasında bulunmaktalar ve üstelik bu görüşün doğruluğunu desteklemekten aciz birtakım haberleri de delil göstermektedirler."l19

İbn Hibbfuı burada, Kur'fuı'ın bir konuyu sunuş üslUbuna ait görüşlerini ifade ederken ayrıca, onun delalet metodunu da izaha çalışiD.lŞur. Hitap tarz­

ları yönünden Kur'fuı-Sünnet mukayesesİ yapmış ve sünnetin, Kur'fuı'ı açık­layıcı vasfı üzerinde durmuştur. Yani Sünnet, aynı zamanda Kur'fuı'ın Müc­mellerini açıklayan Mübeyyin'dir. Bu noktada tam tersini iddia edip, sünnetin Kur'fuı'a a.rzıru savunanlan da eleştirerek reddetmektedir.

İbn Hibbfuı, ahkama dair konulan ihtiva rivayetleri de eserinde zikret­miştir. Bunlarda geçen abkam ayetler.inln izahıyla ilgili kendi görüşlerini de serdettiğini görmekteyiz.

2) "Smd el-Huclıfden (r.a.) Rasffiullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir. Beş Ukiyye'den az miktar (gümüş)'da zekat yoktur. En az üçer yaşındaki beş deveden (Ezvad) aşağısında da zekat yoktur: Beş V esk mikta­nnın aşağısında (ki mahsullerde) da zekat yoktur.:~

Eb" ı:..:r!ı.. di ki B hadis-·· .•. ,ı"'. •., 120 • . .t.L __ t __ ' u .[ :ıatım yar : u ; ;;J..ı..., r-o-J .rı .:_r- ..~.> ••• ayetını açı.ıs.ı.arrıa.ıs.ı,a-

dır. Bu ayette zekatın bir kısım mallarekı alınması kastedilmiştir. Çünkü burada mal ismi; beş Zevd, beş Evak, beş V esk miktarlannın-dışında kalan

ıı7 Nahl, 16/44. m Bakara, 2/43. 119 İbn Hibban, Sahfh, V, 91-92. '~ "Ukiyye: Din lisanında 40 dirhemdir. 5 Ukiyye ise; 5x40=200 dirhem eder. Zevd: 3 ile

5 yaş arnsırıda olan devey-e denir ve çoğulu Ezvad'dır. V esk: Bir şeyi toplayıp yüklemek anlamına gelen bu kelime; Peygamber Sat ile 60 Sa' eder. 1 Sa'= 1040 dirlıem ayann­claki ölçeğe tekabül eder ki 5 V esk= 1000 kilo eder. Bu; hurma, üzüm, hububat gibi · mahsüllerin zekat nisabım öğretrnektedir ki, bu da 5 Vesk'tir." (M. SOFUoGLU, Sa­hib-i B1tbarfTermnesi, m, 1331, Ötiiken neşr., İstanbul- 1987).

uo T~vbe, 9/103.

109

Page 28: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

, ' kısunlar iÇin gelmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) de, bu sözleriyle belirlediği mallarm dışındakilerden zekatfarziyetini düşürmüştür."ııı

;:; ;::·'

İbn Hibban, ahkfunla ilgili bir konuyu ihtiva eden ve aynı zamanda içeri­sinde Kur'an'ın delaletine dair bazı konulanı da değindiği bir rivayeri ise şöyle naklediyor:

3) "Münzir b. Cedr, babasından şöyle nakletmiştir: Biz gündüzün orta­sında Rasffiulffih (s.a.v.)'ın yanında bulunuyorduk; derken yalın ayak, ( ... ) ekserisi hatta hepsi Mudar'lı çıplak birtakım adamlar Hz. Peygamber'e (s.a.v.) geldiler. Onlann muhtaç halini görünce Rasffiullah'ın (s.a.v.) yüzü değişti. İçeri girip çıktıktan sonra hutbe okudu ve; ~ ı?PI ;$; ı)ı ~81 Q 4 122

... ~~1) ~:X ayeti ile;123 ... A ~ii ı; ~ ~j :Jıı ı)ı ı_?T ;:,:}ı ı:J t; ayetini

okudu. ( .. } Daha sonra: 'Her kim İslam'da güzel bir çığır açarsa, o çığırın ecri ile kendisinden sonra o çığırla amel edenlerin ecirlerinden hiçbir şey eksiltilmeden sevaplan kendilerine aittir. ( ... )'buyurdular.

İbn Hibban konuyla ilgili şu değerlendirmede bulunmuştur: Bu haber Alillı Taala'nın;124 ••. c.S/-( ~JJ ;~jlj ~} ~:; ... ayetiyle bütün günahlan değil, bazı günahlan kastettiğine delal~t ede;. Çünkü Mübeyyin (Rasffi), Allah'ın kita­bında muradın şu olduğunu haber vermiştir: Kim islam'da kötü bir _çığır açar ve onunla kendinden sonrakiler de amel ederse; hem bunun günahı, hem de bu yolda giden kendinden sonrakilerin günahı onun üzerine olur. Burada . sanki A1.Iah TaaJ.a şöyle demek istemiştir: Hiç kimse kimsenin giinabını yük- . lenmez ancak, Rasffiümün size haber verdiği günahlar hariç. (Burada şuna dikkat edilmelidir ki:) Rasill.ullah (s.a.v.) bunlan, ancak Alffih'ın vahyi ile söy­lemiş ve· bu hadisindeki sözleriyle de umumi hitabı ancak Allah'ın izniyle tahsis etmiştir. Zira Allah TaaJ.a·buna şu ayetiyle şehadet etmiştir: d-~~ ı;j 125

_;;..;. if-j ~! ). 0ı c.S~I • Rivayette geçen ... c.S/-( ~JJ ~~f, ~j ~:; -... amm hitabının bır. 'benze'n· de 126 ' ''' .:. ~~~ ·-. • '" ~-w-1-ı'ı '1:-'ı- "'Vl"'tı'dir Bu

; ... ~ ~ ı.) ... ~if" if-~ .r-J e<J- •

ayette hitap, umUrrıldir. Konuyla ilgili oladk Rasffiullah (s.a.v.) da: 'Her kim bir düşmanı öldürürse; öldürdüğü kimsenin elbise, silah ve diğer eşyalan onundur' buyurarak, Seleb'in (öldürülen düşman askerinin elbise, silah vb. eşyalan) beşte birlik taksime dahil edilmeyeceğini ve az miktardaki eşyanın

121 İbn Hibban, s ah!h, VIII, 62-63. 122 Nisa, 4/ı. m Haşr, 59/18. ıı4 En'am, 6/164. 125 Necm, 53/3-4. 126 EnfiD, 8/41.

110

Page 29: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

J -~--~~------ - .

n) beşte birlik taksime dahil edilmeyeceğini ve az miktardaki eşyanın öldüren kişiye ait olduğunu haber vermiştir. Bu durum ise neticede; mutlak funm'ın, bir bey:llı ile tahsisidir."127 _

Bu açıklaınalarda da göıüldüğü gibi İbn Hibbfuı; tefsir anlayışında birinci öncelik olarak, ayetin ayetle tefsiri ilkesini esas almaktadır. Aynca nasların birbirini tahsis ve beyan noktasındaki fikirlerini de örnekler vererek açıkla-maktadır. -

İbn Hibban'ın; aile hukukunu ilgilendiren boşanına konusuna ait şu ha­disin izahında geçen bir ayet hakkındaki açıklamalarmı da ş öylece -naklede­lim:

4) "Aişe (r.a.) şöyle rivayet etmiş; Rasffiullah (s.a.v.)'a: Bir adam karısını boşamış ve o kadın da başkasıyla evlenmiş. Daha sonra ikinci kocası da zi­faftan önce bu kadını boşamış. Bu kadın, birinci kocasına dönebilir mi? diye soruldu. O da: Hayır dönemez, ancak ikinci kocası o kadının baleağızından tattıktan sonra birinci kocasına döne bilir, buyurdu.

Ebu ffitim şöyle demiş: Kur'an'daki; b.-jj & J;- ~:X j j;.J S~ ~ ~~ 128

... ~;.i- ayetindeki hitap, umUı-llidir. Bu ayette Allah Taala, birinci kocaya; boşadığı karısıyla evlenmeyi ancak başka bir erkekle evienelikten sonra mübah kılmıştır. Aynı şekilde Sünnet de bunu şu anlamda açıklamıştır: 'Bo­şanan hclının birinci kocasıyla evlenebilmesi, ikinci kocasıyla cinsel ilişkiden sonra helal olur.'( ... ) ·

Sonuçta Rasffiullab. (s.a.v.) da, Allah'ın bu ayetteki muradını beyan ile böylece, Kur'an'daki Mücmel hitabı açıklayan Mübeyyin olmaktadır. Buna göre ayetteki ... ~;.i- bı.jj ~<.;; J;- cümlesinden kasıt; sadece nikah akdi değil, aynı zamanda cinsel ilişkidir."129 Taberi de ayeti bu şekilde yoıumlaınıştır.130 Aynca Nehhas ise şunları söylemiştir: "Buradaki 'Nıkah'tan maksadın cima olduğunu Hz. Peygamber (s.a.v.) açıklamıştır. Nitekim bu kelimenin aslı da

.. lükt' b anlama lınektedir "131 soz e u _ ge .

U7 İbn Hibbfuı, Sahfh, VIII, 101-103. ı2s Bakara, 2/230. ı29 İbn Hibban, a.g.e., IX, 428, 430. no Bkz. Tabeô, Ca,niu'l-B~an, IV, 588-589. m en-Nehhls, İ'rabu'l-Kur'i1tı, I, 315.

111

Page 30: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

Hırsızlığın cezasına dair toplumu ilgilendiren bir hükümle ilgili rivayette ·de İbn Hibban, konuya mesnet teşkil eden ayetin açıklamasında kendi gölÜş­lerini şöJle açıklamıştır:

5) "RMi' b. Had1c (r.a.)'ten rivayete g9re RasUlullah (s.a.v ~ şöyle buyur­muştur: Ne ağaç üzerindeki meyveyi ne de Keser (denilen hurma göbeğini çalması halin)'de hırs.tzll1 elini kesrnek yoktur.

Ebfr :t-:ffitim şöyle demiş: .Allah Tilla Kur'an'daki şu umUrr.U hitabında; m ... ~4 ı;}.i~ ~ }~..Jı) d ;~ı:; bir şey çalan hırsızın elini kesmeyi emretmiş tir. Sünnet ise bunu; ~eyve 'ile Keser çalana el kesme cezasının olmayacağını ve bu cezanın ancak, çalınan şeyin % değerinde olması halinde uygulanacağı şeklinde açıklamıştır. Dolayısıyla ayetteki murad edilen mana şöyle olur: Biris~ % dinar veya meyve ile Keser dışındaki şeylerden bu miktara eşit bir şey çalarsa o zaman elini kesiniz."m Müellif burada, sünnetin Kur'an'daki aınm'ı tahsis ettiğini göstermektedir.

İbn HibbfuJ, ahkamla ilgili ayetleri açıklarken en çok üzerinde durduğu nokta, fu:nm'ın tahs~i ve beyanı meselesidir. Yani Kur'an'daki umUrr.U ifade­lerin; sünnet tarafınchm hem açıklandığını, hem de hükümlerdeki genelliğin tahsis edilip çerçevenin belirlendiğini ifade etmiştir. Aynca 'Nılmh' kelimesi­ne verdiği sözlük anlamının, dilcilerin zikrettiği anlamlada örtüştüğü göriil­mektedir.

e) Diğer Bazı Ayetterin tzahı

Bu kısımda İbn Hibban'ın naklettiği diğer rivayetleri ve bunlar içinde ge­çen bazı ayetlere dair yaptlğı izahlan zikretmeye çalışacağız. Bunların ilki Kunfrt meselesiyle ilgili rivayet ve konuya dair ayet izahlandır.

1) "İbn Ömer (r.a.) şöyle rivayet etmiştir: RasUlullah (s.a.v.), Kundt'unda bazı kavimlere beddua ederdi ve Allah Taala da şu ayeti indirdi: ;(]ı :X~~ 134~ , ıtli. oJ ~u oJ -:1;; • r · :ı;;. - !-' • r · -. -u~ ~; ~- -J ~ Y_r.!J ~<J""'

E bd ffitim konuyla ilgili şunlan söylemiştir: Hadis metinlerini inceleme­de mahir olmayan ve sahih hadisleri iyi anlayamayanlar bu hadiste de yanlışa

132 Mftide, 5/38. m İbn Hibbfuı, Sahih, X, 317-318. Taberi de, bu cezayı. gerektiren çalı.omış malın !4 ve

yukansı değerde olması gerektiğini söylemekte ve hatta İbn Abb~s'ın bu ayete "amm" dediği ile ilgili bir de rivayet nakletmektedir.(Bkz. Taberl, Camiu'L-Bqôn, X, 296-297.)

134 Al-i İm.rW, 3/128. . .

112

Page 31: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

düşüp namazlarda . Ktmut'tm mensUh olduğtmu zannedebilirler. Halbuki g~rçek öyle değildir. Çünkü İbn Ömer'in rivayetinde: 'Raslllulffih (s.a.v.), Ktmut'tmda bazı kavimlere beddua ederdi ve .Allah Tam da bu ayeti indirdi' deniliyor. Burada mesele son derece açıktır. Şöyle ki; hem kafidere ve müna­fıklara namazda beddua etmek, hem de Müsliimanlara hayır dua etrhek mensUh değildir. Buntm delili ise; Ebu Hüreyre (r.a.)'nin haberindeki Rasffiulffih (s.a.v.)'ın ~u sözüdür: 'Görmedin mi onlar döndüler135'. Bu ifade açıklıyor ki; onlar eğer dönmemiş ve Allah onları kafirlerin elinden kurtar­marnış olSaydı, RasUlullah (s.a.v.) yine Kunut duasını yapmaya devam ede­cekti. Allili Taala'nın; ;:;. ;~ı :X ;!J.l ~ sözü, kafirlere beddua etmenin mensUh olduğtmu gösteren 'bir açıklama değildir. Ancak bu ayet kafirleri, kendilerine dua edilmesinin azap ve helaktan engelleyecek bir fayda sağlama­yacağını bildirmektedir. Yani ayette kastedilen; ya İslam'a girerler ve tevbeleri kabul edilir veya şirke devam ederler ve azap edilirler. Yoksa Ktmut, mensUh değildir.''136

İbn Hibban buradaki ayetin, namazda yapılan Kunut duasını sanki neshettiği gibi bir yanlış anlamayı düzeltmeye ç~mıştır. Bunu yaparken de önce olayın detayını vermekte ve sonra da ayetin genel maksadı ile uzlaştınp problemi çözme yoluna gitmektedir. Dolayısıyla ayetin, nesh gayesinin ol­madığını da ifade etmektedir.

2) "G1bir b. Abdiliili (r.a.) şöyle nakletmiştir: Dolunaylı bir gecede Rasffiullili (s.a.v.) yanımıza geldi ve buyurdular ki: Şüphesiz Kıyamet günü Rabb'inizi, şu dolunayı gördüğünüz gibi göreceksiniz ve O'nu görme husu­stmda birbirinizle izdihama girmeyeceksiı:llz (üst üste yığılıp sıkışmayacaksı­nız.)

İbn Hibban şöyle demiş: Rıı'yetullili konustmdaki bu tür haberler, ilim­de!l nasibini almayanların reddettiği haberlerdir. Bunlar, Allah Taala'nın; kafirlerle aralannda bir fark olsun diye seçkin mürnin kullarına kendisini

m Bu cümlenin geçtiği hadisin tam metni şöyledir: "Ebı1 Hüreyre (r.a.)'den şöyle rivayet edilmiştir: Peygamber (s.a.v.) bir ay müddetle Yatsı namazındaki Kunut'unda: Allih'ım! Velı"d b. Velld'i kurtar! Allih'ıml Selerne b. Hiş~'ı kurtar! AliMı'ıml Ayyaş b. Eb! Reb!a'yı kurtar! Allih'ım! Müminlerin zayıf o1anlanru kurtar! AliMı'ım! Mudar kabilesi üzerine olan şiddet ve baskını arttır! Allih'ıml Bunu onlara, Yfuuf'un kıtlık yıllan gibi yap! , derdi. Ebı1 Hüreyre (r.a.) demiş ki: Bir müddet Rasılluillh (s.a.v.) bu duayı bıraktı ve .onlann lehine dua etmedi. Ben O'na bunu söyleymce O da şöyle buyurdu: Onlan gönnüyor musun, hepsi döndüler!" (İbn HibbW, a.g.e., V, 323-324.)

136 ibıi.Hihban, Sahih, v, 327-328.

113

Page 32: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

görme imkanı vermesini muhal görmektedirler. Fakat Kur'an ise, konuyla ilgili zikrettiğiıniz hadisleri aynen desteklemektedir. Mesela; f?Y.. ~~ y ;..ffı ÜS' 137~).;.;:J ayeti gibi. Bu ayete göre kafirlerin, Rabb'lerinden brr perneyle ayrılmış alınalan kesin şekilde ortaya çıkınca bu; aynı zamanda kafirlerin dışındakilere Allili'ın görünmesi engellenmeyecek anlamına gelmektedir. Fakat bir de ş urası var; Allili Taala bu dünyada mahlukatı fena için yaratı:nış­tır ve neticede ise Bak! bir şeyin fant gözle görünmesi imkansızdır. Öte yan­da; .Al1lli Taala mahlukatı yaratıp daha sonra da dünya veya Ahiret hayatın­dan birinde ebedi kilmak üzere kabirierinden diriltince, o zaman da sonuçta ebedi hayatta kalmak üzere yaratılan gözle Baki bir şeyi görmek de imkansız olur. Böyle bir şeyi de ancak i1rl yönden cahil biri inkar eder ve bunu yanlış bir kıjas ve tersyüz edilmiş bir görüşle reddeder."138

İnsanın görme ve kavrama alanının dışına çıkan bazı konular, İslam di­ninin kaynağı olan vahyin inişinden itibaren de tartışılmış ve bu konular dinimizde, inanca bağlı meseleler olarak yerini almıştır. Gayb'a iman, Ahiret'e dair konular vb. gib~ AllMı'ın insanlar tarafından görülüp görüleme­yeceği meselesi de bu tür konuların en önemlilerinden olmuştur. Aslında İslam inancındaki Ahiret'e dair bir mevzu olan bu olayın birazcık detayı Hz. Peygamber (s.a.v.) tarafından bizlere bildirilmektedir. Ancak bu haberde de, meselenin tam keyfiyeti bildirilmemiş ve özellilde bu olay, müminlerin Ahiret'te ulaşabilecekleri en üstün mertebe olarak tarurnla.n.mıştır. İbn . Hibban burada, ayet ve hadislerden hareket ederek konuyu ikna edici bir kıyasla yoruma tabi tutmaktadır.

Dini kurallann gerek vaz'edilmesi gerekse uygulanması noktasında aşın­lığa yol açacak davranışlar bağlamında RasUlullah (s.a.v.)'ın, Ash.ab'ı ile ara­sındaki ilişkiyi düzenleye11 bir konuya dair rivayeri de İbn Hibban nakletmiş ve bununla ilgili ayederi de şöyle izah etmiştir:

3) "E h& Hüreyre (r.a.)'den rivayere göre RasUlullah (s.a.v.) şöyle buyur­muştur: Sizi serbest bıraktığım şeyler hususunda beni rahat bırakın. ( ... )

u1 Mutaffiflıı, 83/15. 138 İbn HibbW, a.g.e., XVI, 477-478. Zecclc ise bu konuda şunlan söylüyor; "Bu ayet,

.AUah Taill.'nın ahirette göıüleceğine delildir. Eğer öyle olmasaydı bu ayetin bir manası olmazdı ve kafirlerin, A.Uah'ı görmelerinin engellendiği bir yerde olacaklan hissettiril­m.ezdi" (ez..Zecclc,Maani'I-KRr'!Jn,V, 299.

114

Page 33: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

ı- --------·v-- --·.

Ebu ffitim şunlan söylemiştir: Bu rivayette açıkça şu hususu beyan var­dır: RasUlullah (s.a.v.)'ın yasaklarının heps4 eğer mendupluğuna bir delalet yoksa, kesinlik ve vücub ifade eder. Emirleri ise; eğer mendupluğuna her­hangi bir delalet yoksa, gücün ve takatin ölçüsünde vücub ifade eder. Nite-kim AllllLT'-"1" ··yı b 139 1 '::lı7J:- ·(-r:.:·--·, '.J.~JJ J•ıı'<-•"'"ı•" n.ı.ı.a.rı aaıa şo e uyurmuştur: ... *"' ol:$> r 'it' .... _, ._,,.b:.j -"" .r r u .... _, ...

. Aynca .A.11Th Taaffi., aralannda anlaşmazlık çıkari konularda Rasillullah (s.a.v.)'ı hakem tanımaya ve onun verdiği hükümlerde gönlünde bir rahatsız­lık hissetmeden ve onun hükümlerine ters düşen görüşleri, kıyaslan terk . ederek All.ah'a ve RasUl'üne tesli:n olma~ _da-~ nefyetıniş ve şöyle b tur:140 • ~:--" -. w 11 J ('~ J ~ . 1 •,J ~·-.ı" "'" "141 uyurmuş . . . ·("+d .T"-"' ., ~ ı.?"" u .BY.. • ~JJ .JI" •

Müellif bu rivayetteki açiklamaya çalıştığı birinci ayette, RasUlullah'ın (s.a.v.) emir ve yasaklannın iki çeşit vüa1b ifade ettiğini söylemektedir. Bun­lan da, istimanın dışındaki bütün nehiylerde kesin vücUb; emirlerde. ise isticla (gücü nispetinde) vücub diye tanımlamaktadır. Ancak ikinci ayette ise RasUlullah'a (s.a.v.) itaat ve teslimiyette; kalbinde en küçük bir rahatsızlık bile duymayı, imanı yok eden unsur olarak an]amaktadır. .

İbn Hibban'ın müstakil ayet izahlanna dair bir başka rivayetini de şöyle zikredeli.ın;

4) "Ebu Sa.ld el-Hudrl'den (r.a.) rivayere göre RasUlullah (s.a.v.): 'Kişi, Ölürken üzerinde bulunan elbiselerle diriltilir.' buyurmuştur.

Ebu ffitim diyor ki: RasUlullah (s.a.v.)'ın bu sözünde geçen; 'üzerindeki elbiselerle' ifadesinden; 'ölen kişinin amelleri' kastedilıniştir. Nitekim şu ayet­teki; 142~ :!.ll% ifadesinde Allah Ta*: Arnellerini düzelt (salih arneller iş­le~, an1alnını murad etmiştir.:~ Dolayısıyla hadiste; 'kişinin ölürken üzerinde

139 , Haşr, 59/7. 140 Nisa, 4/65. ı4ı İbn H:ibbW, Sahfh, V, 465-467. 142 Müddessir, 7 4/4. '' Taberi de hemen hemen bu anlama y.iliın yorumda bulunmuş ve birçok müfessirin bu

yönde yorumlan olduğunu söylemiştir. (Bkz. Tabed, ClitJJilt'l-BryôJı, XXIII, 12.) Fena ve Zeccac da aynı anlamı zikretmekle beraber öncelikle "intikam duygusun:u temizle, nef­sini temizle" anlamını almışlar ve "intikam duygusuyla dolu kimse için y\,!!1 ..:..;, tabiri kullanılır." demişlerdir. (el-Ferra, Mafitıi'l-Kıtr'tin, m, 200; ez-Zeccac, Mafitıi'l-Kıir'ôn,V, 245.) İbn Ebi Hacim ise, İbn Abbas'ın şu sözlerini nakletmektedir: "Araplar 'elbiseni temiz tut' sözünü 'günahlardan temizlen' anlamında kullarurlar. Dolayısıyla burada 'el­biseler'den maksat 'günahlar' anl:ımıdır." (İbn Ebi' Hati.ın, Tejstm'l-Kıtr'ôn'il-A~m, X, 3382.)

115

Page 34: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

bulunan elbiseleri içinde diriltileceği' anlamı kastedilmemiştir. Çünkü . Rasillulffih (s.a.v.)'den gelen hadislerden birçoğunda; insanların klyaiDet gü­nünde yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak.haşrolunacaklan ifade edilmek­tedir."143

Gayr-i Müslirnlerle ilişkileri açıklayan bir rivayette de İbn Hibbm bir başka ayetin izahıiıı yaparken şıınlan söylemiştir:

. 5) "Habbab'ın (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: Ben Mekke'de bir demirci idim ve As b. Vail'e bir kılıç yapmıştım. Daha soıını ondan parasını almak için gittiğlınde bana dedi ki: Muhammed'i inkar etmedikçe ücretini vermeyeceğim. Ben de: Sen ölüp tekrar dirilmedikçe O'nu inkar etmeyece­ğ~ dedim. 0: Ben ölecek ve tekrar dirilecek miyim? dedi. Ben de: E vet, deyince o tekrar: Allah beni orada malını ve çocuklannı olduğu halde dirilte­cek ve sana ücretini o zaman veririm, dedi. Bunun üzerine Allah Talli.: ~f)f 144ı:J-- ~t; ~ ': u J' ij- li;ı.;t, <<- .Üı tım' • !-..l!-di JJ .:r-ı J J __ : r' c,Ş, aye wuır, .

Ebu Hatim şöyle diyor: ' ... As b. Vail'e bir kılıç yapmıştım. Daha sonra ondan parnsını ~için gittim. .. ' cümlesini duyanlarm kalbine şöyle gelebi­lir: 'Dfuu'l-Harb'de ticaret yapmak ve Müslüman Harb1'nin, Müslümanlar aleyhine bir güç haline dönüşebilecek bir alış-veriş yapması mübahtır.' Bi­linmelidir ki, bu zayıf bir istinbat ·ve derleme-toplama bir istidlaldir. Zira Habbab'ın, As b. Vail'e kılıcı yaptığı zaman ise henüz kıcll (savaş) ayeti in­memiş ve cihad da farz kılırımamıştı. Çünkü; cihadın farz oluşu ve müşrik­lerle savaşın emredilmes~ daha önce de zikrettiğimiz üzere Mekkelilerin Rasillullah (s.a.v.)'ı Mekke'den çıkarmasından sonradir. Ayrıca bu kıssa (olay), A1Jah Talli.'nın müslümanlara cihadı farz kılmasından önce Mekke'de gerçekleşmiştir." 145

Buradaki rivayerin yorumunda müellif, bir ayetin inişine sebep olan olay ile, ayetin anlamından yanlış bir hüküm çıkarmanın sakıncasına dikkat çek­. mektedir. Bunu yaparken de olayın, savaş ayetinden önce Mekke döneminde meydana geldiğini söylemiş; böylece ayetleri ve hükümleri yorumlarken, vahyin nüzill sürecine dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Sonuçta

· onun; vahyin, Mekkt'liği ve Medenl'liğine riayet metoduna dikkat ettiğini görmekteyiz.

143 ibn Hibban, a.g.e., XVI, 307-308. 144 Meryem, 19/77. 145 ibn Hibban, Sahfh, XI, 383-384.

116

Page 35: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

~C,'- ~-~-----~ ---~

~;

Kur'fuı ilimleri içinde ele alınan "Kur'fuı'ın ilk inen ayetleri veya surele- . ri': hakkında naklettiği haberlerle ilgili İbn Hibbfuı da bazı değerlendirmeler yapmıştır. Konuya dair bir rivayeri ve bumınla ilgili . görüşlerini şu şekilde sunmak mümkündür:

6) "Yahya b. Kesrr demiş ki: Ebu Seleme'ye: Kur'fuı'dan ilk inen hangi­leridir? diye sordum, o da: Müddessir'dir, cevabını verdi. Bana: 146 ;!.(~ ~t.ıl)ı fo:. c,>,Üıayetleridir diye söylendi. (~·· ). , - ,

İbn Hibbm bu rivayeri şöyle değerlendinniştir: Gbir'in; 'ilk inen ayetler Müddessir'dir' haberi ile; Hz. Aişe'nin (r.a.), 'ilk inenler Alak 1-5 ayetleridir' haberi arasında herhangi bir çelişki yoktur. Çünkü Allah T aaıa, Alak suresi ilk beş ayeti Rasıllullah (s.a.v.)'a Hira mağarasında iken indinniş; eve dönün­ce de Hz. Hatice (r.a.) O'nu örtmüş ve üzerine de su seıpmiştir. İşte O, bu esnada Hz. Hatice'nin evinde iken de Müddessir inmiştir. Dolayısıyla bura­dan, iki rivayet arasında da herhangi bir çelişki veya tutarsızlığın bulunmadığı ortaya çıkmış olmaktadır."147

Müellif burada konuyu, olaylarm birbiri arkasınca meydana geldiğini söy­leyerek yorumlamıştır. Olayın her bir parçasını farklı farklı anlatan rivayetleri bir araya getirerek bir bütün oluşturmuştur. Böylece aralannda çelişki varmış göıüntüsünü de izale etmiş olmaktadır.

Bu başlık altında şu ana kadar zikrettiğimiz 6 rivayerin her biri farklı ko­nular içermektedir. Dolayısıyla bu rivayerlere ait İbn Hibbfuı'ın görüşlerini en sonda topluca değil, her birini hemen akabinde değerlendirmeye çalıştık.

f) Kur'an'ın Olrunmasıyla tlgili Rivayerler

İbn Hibbfuı; Tefsir konulannı direkt olarak ilgilendirmeyen ane~ Kur'm'ın okunuş keyfiyeti ve okunuşunun edası esnasında takımlacak tavır­lar-ve ses düzeni ile ilgili baztian mükerrer olmakla beraber 3 rivayet naklet­miştir. Biz de burada o rivayetleri ve müellifin bunlarla ilgili görüşlerini zik­retmek istiyoruz.

l)"Ebıl Hüreyre (r.a.)'den rivayete göre NeM (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Allah, Kur'm'ı (güzel bir sesle açıktan okuyan bir Peygambere kulak ver(ip sevabı bol kıl)diği kadar hiçbir şeye kulak ver(ip mükafat ilisan et)memiştir.

146 A1ak, 96/1-5. 147 ibn Hibban, a.g.e., I, 220-221.

117

Page 36: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

:;ı

Ebu Hatinı şöyle demiş: Hz. Peygamber (s.a.v.); .:ıi_;Jtı ~ sözüyle 'Kur'an'la hüzünlenmeyi' kastetmiştir. Eğer bundan, nameli (şarkı gib~ olrumayı kastetmiş olsaydı;"-! u~ = şarkı söyler gibi okuyan' derdi, fakat böyle deme& Kur'an'ı etkili ve ince sesle okumak <.:ıi_;J4 .:ı~); boğazı oynatıp güzel sesler çıkararak:, duruma göre çeşitli ses nameleriyle, boş arzulana uy­mak ve sesi güzelleştirip tatlılaştınnak değildir. Aksine bu, şu iki şeyi birbiri­ne ya.klaştınnaya çaba1amakı:ır: Esef ve Telehhüf.

Esef: Yapılan hatalardan dolayı ortaya çıkan halet-i nThiyedir. Telehhüf: Yaşadığı bir olayın kendi üzerinde bıraktığı derin etkiden dolayı ah ü figfuı etmek ve derin üzüntüye boğulmakt:ır. Kalp, üzülüp acı çektiği zaman ses de üzülür, titrek ve buğulu çıkar, göz kapaklan yaşlarla dolar ve kalbi ise panltı­lar kaplar. İşte o zaman teheccüde kalkan kişi münacatın (yakanşın) lezzetini duyar, tadını alır. Böylece halktan kaçıp geçmiş günah1aıi, ayıpları ve noksan­larıyla affını isternek amacıyla yuvasında baş başa yalnız kalır."14B

İbn Hibban'ın yaptığı bu tahlil ve değerlendirmenin; insan duygulan ve psikolojisinin analizi noktasında dikkate değer olduğunu düşünüyoruz. Zira burada onun; insanın duygu ve düşünce dünyasına dair yaptığı değerlendir­meleri, tahlili ve bunların neticesinde elde ettiği sonuçlarla; Kur'an'ın mesajı­nın sadece anlam, ahkam, hikmetler vb. yönlerinden değil; aynı zamanda hislerle de algılanmasının ve telezzüzünün önemini vurgulamak istediğini düşünmekteyiz.

Kur'fuı'ı hüzünlü bir halet-i rUhiyye ile okumaya dair bir başka rivayeri ve İbn Hibban'ın bununla ilgili göıüşlerini de şöyle zikredelim:

2) "Mutarrif'in babasının (Abdullah b. Şihhlr) şöyle dediği rivayet edil­miştir: Rasill.ullah'ı (s.a.v.), ağlamaktan dolayı göğsünde değirmen sesi gibi bir sesle namaz kılarken gördüm.

Ebu Hatinı bu rivayeri şöyle değerlendirmiştir: Bu haberde .A.Uah Taala'nın Kur'an'la hüzünlenmeye izin vermesinin ne anlama geldiğinin net olarak açıklaması vardır. Yani bu; Kur'an'ı baştan sona hüzünle dinlemektir. Çünkü Kur'an'ı hüzünlü okumanın başlangıcı, yasaklardan tamamen uzak­laşmaya azmetmek; sonu ise, gitgide ibadetleri arttı.rmaktır. Zira hüzünlen­mek; -daha önce açıkl~dığım şekildeki gibi olunca- Kur'an'la hüzünlenen

t4s İbn Hibban, Sahth, m, 27-30. .

118

Page 37: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

r 1

kişinin sanki kendisini tamamen Mevia'nm yakınlığına bımkrrıası ve bunun dışındaki herşeyle ilgisini kesmesi demektir."149

Kur'm okumaya dair bir başka rivayeri de İbn Hibbm şöyle nakledip onunla ilgili değerlendirmesini Arap dili üslubu yönünden yapmaktadır:

3) "Bem b. Az!b'in (r.a.) rivayetine göre RasUluJ:ıah (s.a.v.) şöyle buyur· muştur: Kur'm'ı seslerinizle süsleyiniz!

Ebu :.Hfttim şöyle demiş: Bu lafız, zıt anlamlı lafızlardandır. Dolayısıyla RasUlullMı (s.a.v.) bu sözüyle şunu kastetrniştir: Seslerinizi Kur'm'la değil; Kur'm'ı, seslerinizle süsleyinJ"ıso

Kur'm okumanın adabı, okurken takınılacak tavır ve ses düzeniyle ilgili rivayetleri değerlendiren müellifin göıüşlerinin şu noktada toplandığı söyle­nebilir: Kur'm okurken bir kimsenin bütün tavırlarıyla; önce iç dünyasında, daha sonra da dış dünyasındaki hareketlerinde, iffihl bir atmosferi oluşturma­ya çalışması gerekir. Yani bu; kişinin, zihnini ve duygu dünyasını Kur'm'ın ınanevi tesiri altına alarak bunu fiilierine aktannası demektir.

g) Kur'an'ın Fazlletine Dair Rivayerler

Ulllınu'l-Kur'm içinde kabul edilen bir konu da; Kur'm'ın tamamı,· bir veya birkaç silresini yahut bazı ayetlerini okumanın kişiye kazanciıracağı se­vaplan, uhrev~ kazançlan ihtiva eden Kur'm'ın Faziletleri meselesiyle ilgili, olarak İbn Hibbm da bazı rivayetleri nakletrniştir. Bu rivayetleri sadece nak­letmekle kalmayan müellif, onları açıklayıp bazı değerlendirmelere tabi tut­muştur. Konuyla ilgili rivayetleri şöylece sıralamak mümkündür:

1) "Enes b. Malik'ten (r.a.) rivayete göre, RasUlul:tah (s.a.v.) bir gezinti esnasında iken Ash.ab'tan biri RasUlul:tah (s.a.v.)'a doğru yürüdü ve O da ona döperek: Sana Kur'm'ın en faziletlisini haber vereyim mi?, buyurdu ve ona Fatiha'yı okudu. -

Ebu :.Hfttim şunları söylemiş: RasUlulıah (s.a.v.); 'Sana Kur'm'ın en fazi­letlisini haber vereyim mi? sözüyle; 'Kur'm'ın, senin için en faziletli alanını'

149 ibnHibban,Sahih, III, 30-31. . 150 ibrı Hibban, a.g.e., III, 25-26. Bununla ilgili daha geniş açıklama için bkz. a.g.e., aynı yer,

dipnot, 1.

119

Page 38: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

manasını kastetmiştir. Çünkü A1ffih Kelamı'nın içinde bir fazilet (üstünlük) derecesi (farklan) olması muhaldir."ısı

2) "Übeyy b. Ka'b'tan (r.a.) rivayete göre Rasillulllli (s.a.v.) şöyle bu­yurmuştur: .A.Ualı Tarua buyurdu ki: .Alffih, Tev.clt ve İncil'de Ümmü'l-Kur'an gibi bir sfue indinnemiştir. ( ... ) .

Ebfr t.m.tin1 bu hadis le ilgili şunlan söylemiştir: 'Ümmü'l-Kur'an gibi bir sfue ne Tevrat'ta ve ne de İncil'de yoktur' cümlesinin anlamı şudur: .A.Ualı TaMa, Ümmü'l-Kur'an'ı okuyana verdiği kadar sevabı ne Tevrat'ı okuyana ve ne de İncil'i okuyana vermemiştir. Çünkü .A.Ualı Taala, fazl u keremi ile bu ümmeti diğer ümmetierden üstün kılmış ve Kelam-ı İlllil'sini okuma konu­sunda bu ümmete; diğer ümmetiere verdiğinden daha çok sevap verip üstün­lük bahşetmiştir. Bu durum ise, .Alffih'ın bu ümmete bir fazlı ve adaleti­dir."tsz

3) "Ebu Sald el-Mualffi'nın (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: .Ben bir kere mescitte i:ıamaz kılarken Rasillullah (s.a.v.) bana seslenmişti ve ben de icabet edememiştim. (Naınazdan sonra vardığımda) Ya Rasillelllli, namaz kılıyordum (bundan dOlayı geç icabet ettim) diye özür diledim. Bunun üzeri-

Ra -'~.1uJ1'.!L ( )· f\111\L K '" 'da· GJ, (-~~ ı;ı J '•w Jı ı ' . :o ı ı !'i -.,.ıiı ı::f G' ne sw arı s.a.v .. ..n.uaı:ı ur an . , r . ,... r-J , , ~ .r- u-- 'it.' -

153 ... r--~ buyunnadı mı? dedi ve sonra bana: Ey Srud, bu mescitten

çıkmadan sana muhakkak bir sfue öğreteceğim ki o, Kur'an'daki sfuelerin en büyüğüdür, buyurdu. Ben de: Olur, dedim ve o şöyle buyurdu: Bu sfue, i:,.;jı 154

... ~~i ~) ~ sılresidir ki (namazlarda) tekrar edilen yedi ayet ve (bana ilisan edilen) Kur'an'dır.

Ebu ffitim bununla ilgili olarak demiş ki: Rasillulffi.h (s.a.v;); 'Bu, Kur'an'daki en büyük sfuedir' sözüyle 'sevap yönünden en büyüktür' mana­sını kastetmiştir. Yoksa Kur'an'ın bir kısmı diğer kısmından daha faziletli (üstün)dir, anlamına gelmez."155

İbn Hibban konuya dair son olarak nakledilen rivayeri değerlendirirken, sfuelerin ismiyle ilgili olarak da görüşlerini ayrıca zikretmiştir.

ısı İbn Hibbm, o.g.e. , III, 51-52. 152 İbn HibbW, Sohfh, III, 53-54. ısJ Enfal, 8/24. 154 Fatiha, ı/1-7. 155 İbn Hibban, o.g.e., III, 56-57.

120 ı

1 ' - _: . .:~;·

Page 39: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

4) "Ebu Hüreyre (r.a.)'den rivayete göre Rasillullli:ı (s.a.v.) şöyle buyur­muş~ Kur'an'da otuz ayetli bir slire vardır ki o, affedilinceye kadar sahibi (okuy.ını) için istiğfar eder. İşte bu slire, Mülk sfuesidir.

Ebu Hatim bu hadisle ilgili şunlan söylemiştir: Rasillulllli (s.a.v.); 'sahibi (okuy.ını) için (o slire) istiğfar eder' ifadesiyle 'o slire:yi okuma sevabını' kas­tetrniştir. Zira burada, kendisinden meydana geldiği bir şeyin ismini kullan­mıştır ki o da; "sevap"tır. Aynı şekilde slirenin ismi, bizzat o ismin delalet ettiği varlık için kullanılmıştır. Nitekim, "Bakara'nın sevabı", "N-i irn.rk'ın sevabı" tabirlerinden; "Kur'an'ın sevabı" manasının kastedilmesi gibi. Çünkü Araplar kendi dillerinde; 'kendisinden sudtir eden bir şeyi; o şeyin ismi ola­rak kullanırlar." 156

İbn Hibban; Kur'an'ın fazileti meselesinde, Allili Kelamında bir üstün­lük farkının olmasını kabul etmemektedir. Gerek bir surenin Kur'an'ın üçte birine denk olması, gerekse bir surenin kendine has belirtilen faziletine dair bütün rivayetleri şu yorumla ortak bir noktada birleştirmektedir: Kur'an'ın faziletleri; bir sure veya ayetin kişiye kazandını.cağı sevap derecesi veya mik­tan bakunından üstünlük farkı demektir.

h) Sebeb-i NüzUl ile İlgili Rivayetler

Malum olduğu üzere Tefsir UsUlü'nün en önemli konulanndan birisi de sebeb-i nüzill konusudur. İbn Hibban'ın da eserine alcLğı nakiller içerisinde Tefsir ilmini ilgilendiren en çok rivayet, nüzul sebepleriyle ilgili haberlerdir. Bu rivayetler için Kütüb-ü Sitte'ye baktık ve hemen hepsinin onlarda da mevcut olduğu gördük. Müellifin eserinde tespit ettiğimiz kadarıyla SO'den fazla nüzul sebebine dair rivayet nakledilrniştir. Bunların hepsini çalışma­mızda zikretmek uygun olmayacağı için buraya almadık. Ancak bu rivayetler­le ilgili olarak şunları söylemek mümkündür:

İbn Hibban, eserindeki birçok hadisle ilgili fikirlerini beyan edip değer­lendirmeler yaparken; nüzul sebepleriyle ilgili rivayetlerin hiçbirinde, hadisle­rin ne senedi ne de metni hakkında herhangi bir şey söylememiş ve bir de­ğerlendirme yapmamıştır. Sadece olaylan ve bunlarla ilgili inen ayetleri ihtiva eden hadisleri sened ve metniyle birlikte zikredip bı.nıkmıştır.

Sebeb-i nüzUle ait bu rivayetleri, r.lviler ve olaylar ilişkisi bakımından üç noktada değerlendirebiliriz: 1) Bu rivayetlerin çoğunda r.lvlnin; ya sebeb-i

ıs6 ibn Hibban, a.g.e., III, 67-69.

121

· ..

-ı i

Page 40: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

, . nüzUlle ilgili olaya şahit olduğu veya ayetin bizzat kendisi hakkında inc.liğini söyleyerek olaya şahicliğini de ortaya koyduğu görülmektedir.1S7 2) Bazı riva­yerlerde ise clvi; olaya bizzat şahit olmayıp başka birinden sadece rivayet etmektedir.ıss 3) Diğerlerinde ise; nakledilen olayın, ilgili ayetin · nüztllüne sebep olduğu, Sahabi tarafından söylenmektedir. Bundan da Sahabi'nin, o olayı kendi içtihadıyla "sebeb-i nüzffi" olarak değerlendirdiği anlaşılmakta­dır.ıs9

İbn Hibban'ın sebeb-i nüzffiler hakkınd~ hiçbir değerlendirme ve yorum yapmamasının nedeni hakkında; tefsire dair yaz<hğı eseri elimizde bulunma­dığı ve o eserinde sebeb-i nüzillleri nasıl değerlendirdiğini bilemediğimiziçin bir şeyler söylemek mümkün değildir. Fakat müellifin, bu rivayerleri sadece hadis değeri taşımalan bakımından bir hadis kitabı içerisinde naklettiği ve onları başka yönlerde:q (mesela tefsir açısından) bir değerlendirmeye gerek görmediği düşünülebilir.

SONUÇ

Kur'an'ıri. anlaşılınası çabalannın başında hiç kuşkusuz Tefsir ilmi gel­mektedir. Bu ilim dalında; sadece ismini bildiğimiz, fakat kendisine ulaşama­dığımız birçok eser vardır. Bunlardan birisi de İbn Hibban'a ait Tefsirdir ve ne yazık ki onu okuyup inceleme şansına sahip değiliz. Ancak, cs-Sahth adlı eserini incelemeye çalıştığımız bu araştırmada; müellifin, hadis rivayederiyle ilgili yaptığı açıklamalarda geçen ayedere dair yaptığı izahlan ele aldık. Böyle­ce ayederi izah sadedinde yaptığı açıklaınaları ve değerlendirmelerinden, onun Tefsir metodu ve Kur'an anlayışı hakkında bazı ipuçlannı tespit etme­ye çalıştık Araştırmanın sonuçlannı şu şekilde sunmak mümkündür:

Eseriri tanzim ve tertibini yapan İbn Belban; kitabın tamamında olduğu gibi, rivayet edilen hadislerin Kur'an ve tefsirle ilgili olan1arırıdan da bazıları-nı açıklayıcı başlıklar altında sunmuştur. ·

1

1s7 Bkz. İbn Hibban, Sahih, n, 483-484; m, 261; v, 19-20, 98; vm, 127, 129; IX, 205, 263, 297, 379,489, 496-498; X, 107-108, 112-113,261-263, 302-303, 328-329, 451; XI, 34, 59, 92-94, 114, 116, 193-194, 243-244; XII, 173, 391; XITI; 16, 57; XIV, 6, 533-536; 20V,452-453,490-491,319;JCVI, 118-120.

1ss Bkz. İbn HibbW, a.g.e., n; 117-118, 294-295; VI, 409; IX, 149-150, 169; XI, 482; XIV, 167, 487, 521, 524; xv, 519.

ıs9 Bkz. İbn HibbW, a.g.e., n, 92-93, 126-127, 239; XI, 8; XITI, 363. Bu çeşit sebeb-i nüzffie ait bir örnek için aynca bkz. bu makale, s. 3, 2. rivayet.

122

Page 41: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

Sebeb-i nüzılle ait naklettiği rivayetler hakkında herhangi bir değerlen­diınıe yapınayan İbn Hibban'ın; bu konudaki rivayetlere, sadece ayetlerle ilgili olaylan anlatan bir hadis değeri olması açısından önem verdiğini söyle­yebiliriz. Aynca müellifin tefsiri elimizde olmadığı için, sebeb-i nüzUlleri nasıl değerlendirdiği hakkında da bir şeyler söylemek imkansızdır.

Rasilltıllah'ın (s.a.v.) ayet izahlanna dair zikredilen ve araştırmarnızda 16 rivayet olarak tespit ettiğimiz hadislerine yer vermesi ve onlar hakkında da sebeb-i nüzill rivayetlerinde olduğu gibi herhangi bir fikir beyan etmemes~ İbn Hibban'ın, tefsir ilmindeki sünnetin ve rivayerin önemine verdiği değeri göstermesi açısından son derece elikkat çekicidir.

İbn Hibbatı; hadislerin anlaşılmasında takip ettiği tartışma, değerlendir­me ve sonuca varma metodunu, çoğu kez ayetlerin izahında da kullanrnıştır. Özellikle :Mirac olayına dair haberleri izah ederken, onları ak1i ve nakli delil­lerle değerlendirmeye çalıştığını ve mantıki izahlar yaparak sonuca gittiğini görebiliriz.

Hadislerin anlaşılması noktasında başvurduğu ayetleri, gerek kelime an­lamları ve gerekse bazı dil ve gramer özellikleri açısından açıklamaya gitmiş; fakat bu hususta şiir ve edeb~ sanatları kullanmamıştır. Aynca ayetin ayetle ve sünnetle izahı metoduna da sık sık başvurmuş ve yine kendi görüşlerini serdederek sonuca gitmiştir.

Müellifin ayetlere dair yaptığı açıklamalarda; gerek kendinden önce veya kendine yakın zamanda yaşamış ve lügaTI Kur'an çalışmaları yapan bazı dil alimlerinin, gerekse Taberi ve İbn Eb! ~tim gibi müfessirlerin görüşleriyle kendi görüşlerinin hemen hemen örtüştüğü görülmüştür.

Araştırmaınızda İbn Hibban'ın; Kur'an'ın delaleti (sünnetin Kur'an'ı t~isi, açıklaması· vb.) konusuyla ve abkam ayetleriyle ilgili bazı değerlen­dirmeler yaptığı da tespit edilmiştir.

Aynca Kunı3.t, Rıı'yetullah, Hz. Peygamber (s.a.v)-Sahabe ilişkisi, gayr-i müsllinlerle ilişkiler ve ilk inen ayetler gibi müstakil konularla ilgili olarak ele aldığı ayetleri anlama noktasında son derece açıklayıcı değerlendirmeler yapmıştır.

Kur'an okıırken takınılacak tavırlar ve ses düzeniyle ilgili yaptığı tespitleri ve açıklamaları; tilavetten alınacak duygusal hazlar ve bunların kulluk yöneli­şine tesirleri noktasında son derece dikkate değerdir.

123

-·-- -·-~-··--;o--·~~-....._._.,.~--.~-J··-. --~· . . .

Page 42: 2008 17 YAKAE - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D01529/2008_17/2008_17_YAKAE.pdf · 2015. 9. 8. · relation between the Prophet ·and his c6mpanions, fıtrat, sifat Allah, ru'yat

O, Kur'an'ın fazileti ve surelecin bitbirinden üstünlüğü konusunda; Al­lah Kelarnı'nda böyle bir şeyin olmayacağı ancak, bunun; surelerin okuyucu­ya kazanciıracağı sevap bakımından olacağı görüşündedir.

Htilasa İbn Hibban'ın tefsir anlayışında; rivayet ağırlıkta olmakla birlikte, dirayetin de hakim olduğunu söyleyebiliriz.

124

· .· .seAi


Recommended